Dizine düşse başım
Okşasan saçlarımı
Ve dalsam derin bir uykuya
Hiç uyanmasam.
Öylece bir rüyaya dalsam
Islak ve…
Eritemezse…
Ruhumdaki “ben”;
Bu “tene” sarılı “beni”.
O zaman ıstırabı…
Cehennemî ateşe düşer denk!
Dalmalısın derinliklerine; imanın!
Hakkını mı?
Vermelisin…
Sütünü emdiğin “Ananın! ”
Elbette…
Kavramalısın anlamını;
Süzüldü gözünden inci tanesi
İçimdeki köze vurdu aniden.
Masum yüzündeki sevgi busesi
Özümdeki sözü büktü aniden.
Yanlış idi sana “harlanmam”, yanlış!
Dön! ” dediler sana köşe başından,
Bak, gölgeler karanlıkta eridi.
Kaldırımlar, taş duvarlar dillendi,
“Dön! ” dediler sana, hanlar kitlendi.
Mesele almak mı? Yoksa vermek mi?
Kırmak, dökmek;
Ne kadar kolaymış meğer.
Mesele yapmak…
İstersen eğer!
“At binenin, kılıç kuşananınmış”
Hedefe varmak;
Ortada terazi;
Ne in var…
Ne de cin!
Bir kefesinde ben…
Diğerinde de!
Yapayalnız;
Hazan mı geldi de gazelin düştü?
Yârdan haber mi yok kaşların düştü?
Derdin çaresiz mi yaşların düştü,
Yoksa bu sevda da yine mi “düş”tü?
Hep bilirim od içime düşünce,
Şimdi…
Kırabilirsen kır zincirini
Esaretin!
Yoksa!
Ruhun hengâmede,
Daha kapanmadan perdem;
Hatırana matem düştü!
Peykede eridi keçem;
Gördüğüm karanlık düş’tü!
Su gibi akıyor zaman;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!