Gönül…
Güzel ve “açık" olunca!
Özleyişte;
Erir zaman!
Uzaklar, "yakinleşir"
Ve nefesler;
Gecenin koyu siyahında
Yalnızlığın gölgesi içime;
Istıraplarım, hayallerim…
Arzularım ve hasretlerim
Sensizlikle “öteye” düşer.
Ve Ruhumu sıkan bu sessizlik…
Ruhları pejmürde, gerçekte müflis,
Göm gömebilirsen gölgeyi, suyun üstüne.
Maddede sıkışmış, manada bitmiş,
Ne olur versen can suyunu asfalt üstüne.
Çekirdek çürüdü, ağaçta doğdu,
Âlimin dilinden anlar mı cahil
Sayfalar dolusu toz yutmayınca?
Âlemin dilinden anlar mı âlim
Yoktan var edene kavuşmayınca?
Geceler dolusu horlarsa zengin,
Hayalin vurur…
İçimdeki;
Yalnızlıklara!
Ve…
Hasretine düşmüşüm!
Kalbim gibi bir kırık masam
Bir de üçayaklı sandalyem
Sigaram ve bir sürü tasam
Ondan geri kalan bakiyem
Karanlık ve bir çıkmaz sokak
O kelâmı nasıl yazsın bu kalem
Bu hayatın mürekkebi O âlem
Onca derde duçar oldu da âdem
El âlem, can âlem, âlem O âlem
O selamı nasıl almaz bu âdem
Bilirim unutmak üç kısa hece
Oysa yaşananlar uzun bilmece
Yolların sonu da karanlık gece
Burda çok çile var tüketilecek.
Gitmek mi gerekir, kalmak mı asıl
Toprak, suya;
Gece, ışığa…
Âlem!
Yusuf gibi kokan…
Çiçeğe hasret.
Şafak da sökmeye yüz tuttu artık
Karanlık erisin ufuklarımda.
Renkler de hasretle bekliyor artık
Baharlar yeşersin umutlarımda.
Dağlar, rüzgârlarla ağlamaz artık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!