Ben, seni laf olsun diye sevmedim.
Bendeki seni bilirmisin?
Aklımdaki seni mısralarıma taşıyabilirim.
Ya kalbimdeki seni.
Yıllar sonra,
Bedenimiz ve sevgimiz,
Ergenlik çağına gelmemiş kıza,
Gelinlik giydiren,
Kirpiklerinden yaşları süzdüren ben miyim?
Maktulun arkasından ağıtlar yaktıran,
Zılgıtlar attıran ben miyim?
Umut iskelesinden,
Hayallere hareket edecek olan,
Son vapurda saniyeler önce kaçtı.
Kimbilir, bir sonraki vapur ne zaman gelir?
Ya gelir, Ya gelmez.
Ya da sis dolayısıyla seferler iptal olur.
Ağır makinalı tüfekten atılmış gibiydi,
Sarf ettiği sözler.
Öldürmedi, fakat yaraladı.
O hala bunun farkında değildi.
- Ne oldu ki? Ben ne yaptım ki? diyordu.
Bende,
Kullarıma öfkeyi bilerek vermişim,
Sanki birbirinizi ezin dermişim.
Bunca nimeti önlerine sermişim.
İstediğime yürü ya kulum dermişim.
Yüreklerine sevgiyi koymuşum.
Sanki kapısına kilit vurmuşum.
Hanımeli’nin ayrı bir güzelliği vardır.
Yumuşak ve narin’dir.
Kadife gibidir.
Değdiği yere hayat verir.
Hanımeli’nin ayrı bir güzelliği vardır.
Issız bir orman kenarında yürürken,
Ormanın içine çekmişti, nehrin şırıltısı.
Suyun şırıltısı yaklaştıkça,
Etraftaki gül kokuları,
Yerini hanımeli kokusuna bırakıyordu.
Nehire ulaştığımda ise,
Hayatta iki tür insan vardır.
Birincisi düşeni elinden tutup kaldıran,
Diğeri ise "Düşene de bir tekme sen vuracaksın" diyen.
Tutup kaldıranı yaşadığı gururla,
Tekme vuracaksın diyeni ise,
İçinde bulunduğu utançla başbaşa bırakıyorum.
Ha karpuz çekirdeği,
Ha insan çekirdeği.
Biri toprağa,
Biri ana rahmine düşünce,
Hayat bulur.
Karpuz tarlasında hasat,
Uçsuz, bucaksız şehrimizi beyaz’a bürür,
Umudu ve umutsuzluğu beraberinde getirir,
Kar taneleri.
Telaşın ve endişenin diğer adıdır,
Romantizmin olmazsa olmazıdır,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!