Kışkırtılmış benliğin,
İnsafını sorgulamak
Hangi mantığa sığardı.
Çünkü, zamanın onu
Budalaştırdığının farkına
Varamayacak kadar,
Yaşam sevinciyle dolu gözler,
Kan çanağına dönmüştü.
İçindeki sıcaklığı dışarıya aktaran sesi,
Ne söylediğini anlatamayacak derecede kısılmıştı.
Özenle şarkı söyleyerek, taradığı saçı
Tutam tutam avuçlarındaydı artık.
Hoş geldin diyerek,
Ninnilerle büyüdüğümüz şehirden,
Güle güle diyerek,
Dualarla uğurlanacağımızın farkındaydık.
Hayat’ta herkesin iki kere kırkı çıkarmış.
Bir doğduktan sonra
Evrene gelişinin manasını
Ve aldığı nefesin güzelliğini
Yeni keşfetmişti.
Avşar bozlağıyla dolan gözleriyle
Sonbaharı yaşarken.
Avuçlarına yaktığı kınanın sevinciyle
Emek, sabırla,
Sevmek, sadakatla anlamlıydı.
Her ikisininde hakkını vermek,
Sanıldığı kadar zor değildi.
Gösteriş ve palavranın,
Kuşattığı dünyamızı,
Bedenime hayat veren yüreğimde,
Orkidelerle kaplı bir bahçe ayırmıştım.
Ve o bahçede sıkıldığında,
Yüzebileceğin bir havuz bırakmıştım
Hafızamda sana.
Gülümsemenin büyüsüyle bozulmuştu,
Sevmeyide, sevilmeyide beceremedik.
Yüzümüze gözümüze bulaştırdık.
Ya şımardık, yada şımarttık.
Ve körü körüne sebepsiz,
Sık sık kapris yaptık.
Dünyamızı acımasızca daralttık.
Ne kadar şanslıydı,
Babası işten gelince,
Bir bir anlatacak şeylerinin olması.
Ve okul çıkışı annesinin,
Hatırını sorması.
Ya da yere düşünce,
Dar ve kalabalık sokaklardan geçerken,
çevredeki meraklı insanların bakışlarının
üzerimizde olduğunu hissediyordum.
Antikacı ve Sahaf dükkanlarının,
zamana ve olaylara şahitlik ettiğini,
Corinne hotelin terasına çıktığımız da anlamıştık.
Asık çehrenin sahibinin,
Ard arda sıraladığı
İtirazlarına hoş geldin diyorduk.
Ve bitip, tükenmez isyanlarını
Toleransla karşılıyorduk.
Anlamsız çekilen of’ların
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!