Yatsı ezanıyla mühürleniyordu,
Yer ve gök.
İtfaiye ve ambulans Sirenleri birbirine karışırken,
Çöpü karıştıran çocuk açıyordu
Eskort kızın telefonunu.
Ve anlatmaya çalışıyordu,
Gülmekle, ağlamak kardeşmiş.
Doğumla, ölüm gibi.
İkisi birbirini tamamlarmış,
Sıcakla, soğuk gibi.
Zincirlerini kırmakmış
Yıllarca prangaya vurulmuş esirin.
Dışarıda kuru bir soğuk vardı. Evin içini ise mutfaktan gelen ses ve nefis hamur işi kokuları kaplamıştı. Oturma odasına kurulan sofra,
Kahvaltıyı seven benim için, eşim Nurcan tarafından özenle hazırlanmıştı. En son rahmetli annemin sofranın ortasına bıraktığı,
Peynirli çiğ börekler iştahımı dahada çok kabartmıştı. İştahla ve
Besmeleyle oturduğum sofra, - Koğuş kalk! sesiyle birlikte ortadan
kaybolmuştu. Gözlerimi açtığımda büyük bir koğuşta ve ranzanın
alt katında kendimi bulmuştum. Ne olduğunu anlama çalışırken,
Geçmişimiz eski bir Türk filmi,
Geleceğimiz ise umutlarımızdan ibaretti.
Dünün umut ve özlemi olan bizler,
Oynadığımız filmdeki başrolü devredeceğimiz,
Aktörün gelmesini sabırsızlıkla bekliyorduk.
Senelerin geçmiş olması,
Senki bedbahtlığın,
Kitabını yazmışsın.
Bakışlarının rehin aldığı bedene
Sözlerinle pranga vurmuşsun.
Ve efendisi olduğun bedenin
Köleliğiyle gurur duymuşsun.
Her türlü olumsuzluğa,
Ve okyanus dalgası inadına rağmen,
Bensizliğin neresinden dönsen, kârdır.
Beşbin yıldır suya hasret,
Çorak topraktan farksızdı
Yanan bir sobanın sıcaklığı
ve kuru ekmeklerine
Katacak bir katığa olan özlemleri.
Tek göz gecekonduda karı ve koca için
Hayatı hafife alma,
Bir toprağa can verilir.
Sen etrafında pervane olursun.
Onda kendini bulursun.
Aşkın ateşiyle tutuşursun.
İşini tam bir ustalıkla yapar,
En ince ayrıntıyı hesaplardı.
sevgilisinin saçını okşar gibi
yağlı urganı avuçlarına alırdı.
Ve iskemlenin sağlamlığını
Yıllarca üzerinde oturacakmış gibi
Kışkırtılmış benliğin,
İnsafını sorgulamak
Hangi mantığa sığardı.
Çünkü, zamanın onu
Budalaştırdığının farkına
Varamayacak kadar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!