şumdu ve şu anda sadece
taş kaldırımlı sokak kalmış aklımda...
Sokağın sonundaki park
ve o kparka yağan ilk yağmur
ve iliklerine kadar ıslanmış iki insan...
Yanlızlığa can atan yalnız rıhtımlara yanaşıyor
ve yalnız dalgalara sırnaşıyor
ve yaldız boyalı kayıklarda çekiliyor kürekler ve ayrı ayrı çıkılan sandal sefaları
ve hasret cefaları kucaklıyor
ve defalarca taştan taşa vurulmuş zihin jimnastikleri dolduruyor kesemizi…
Havalar ısınmadı henüz
ve gündüz vakti sarı güneş
ve sarı sümbül tarlalarına kardeş
ve asarı keseri kalmamış bir rüzgar
ve hasarı kendinden mütevellit ıslantılar
ve rastlantılar yaşatıoyr keyfe keder kaderimizi…
Rüya gölü beninkisi
Tertemiz sularında
Berrak hatıraların
ve pamuktan bulut gemiciklerinin yüzdüğü
Sarı ve yeşil sazlıklar arasında
Kazların ve ördeklerin ve su yılanlarının ve kurbağaların birbirini süzdüğü bir hayal gölü…
Bir filiz doğar önce
Aralardan bir yerlerden
Beklenmedik bir anda
Umudu gözlenir
Sevdası izlenir
ve zamanı gelir
Kimsesiz yarınların sonbaharları
ve cüretsiz yarınlarının hikayelerini anlatmaya başladı duyumsamazlıkları…
Göz göre göre gözdağı verildi
Hayat yokuşu bu
Bir koşu üzerimize üzerimize geliyor
Kibir saçan ışıklarıyla
Tabir etmeden gece açan karanlıkları
Ansızın yakamıza yapışıyor
Daha soğuk oysa
Çırpınışını duyuyorum
ve adı hiç konulmamış
ve belli belirsiz
ve kelli felli
ve bir kere bile gülmeden
ve ekmeğini aşını bölmeden yiyenlerin
Hazan rengine bürünmüşüz,
Hazin ufuksuzluklarda…
Hüzün dolu
Ve hüzzam makamı
Ve hazzı alınmış
Ve huzursuz soluyuşlara hazırladık
Ormanın ıslak ve kuytu bir patikasındaydı gözyaşlarımız
O romanın bahsettiğinden daha hüzünlü
Hissettiğinden fazlası yani
Suya atılan göl taşları
ve nehrin kıyısında kalan
ve ahşap bir masa üzerinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!