İnsanlıktan hiçbir eser kalmamış,
Herkes ikiyüzlü, yalanlara bak.
Hoşgörüden nasiplenen olmamış,
Zamanın sonudur, olanlara bak…
Ne dürüstlük kalmış, ne de doğruluk,
Güneşin gölgesi düşünce suya,
Ufkun ötesinde dalar uykuya.
Bir ömrü yaşamak tatlı bir rüya,
Ansızın uyanır ihtiyar çınar.
Dağın üzerinde bir yıldız yanar,
Düşlere aralanırken zaman,
Gece ile tan vaktinin arasındaki pencereden…
Büyüyen kininin tutsaklığında çıldırır karanlık
Hafızalardan silmek ister yaşama dair ne varsa,
Geleceğe giden yolda yürüyenleri yutar…
Kabarır gökyüzünde bulutlar,
Fırtına öncesinin son sessizliğinde…
Denizler sütlimandır,
Ve uyanışın mahmurluğunu
Üzerinden atmak üzeredir
Öldüğü sanılan altın yeleli aslan!
Bir türkü söylemek istiyorum
Özgürlüğe dair!
Söyleyemiyorum…
Ezgiler boğazımda düğümleniyor.
Uyuyorum, uyanıyorum,
Hayra yoramıyorum
Düşmüşüm yollara,
Bir kara sevda uğruna.
Amaçsız bir gezgin gibi,
Yapayalnız,başıboş….
Koşuyorum yolları tutan geceye karşı,
Yutuyor bedenimi,
Seni gördüm düşümde,
Hüzünlüydü yine
Şimşek gibi çakan gözlerin!
Vatan sevgisi ışıyordu
Gözlerinin parıltısından.
Dimdikti eğilmez başın,
Henüz başlangıcındayız zamanın,
Şafakla başlayacak yeniden,
Güneşe doğru koşanların yolculuğu…
Daha bugünden belli,
Güzel günleri müjdelediği
Yarınlara dair yakılan yanık türkülerin…
Karşıda sıralı dağlar,
Gökyüzünde asılı duran mor bulutların altında.
Doruğu karlı...
Geç karşılar baharı,
Yeni açan menekşeler,mor sümbüller,laleler....
Gözlerin geleceğin ufuklarında,
Bakışlarında dört mevsim,
Düşen her damla yaşta ilkbahar var.
Hüzünlü bir nehir çağlıyor geçmişten,
Acımasız yılların yaşamına çizdiği izden…
Şairler,tarih boyunca yaşadıkları toplumun sözcüsü olmuşlardır.