Meyhane mi, yoksa yemhane mi?
Tek başına veya değil...
Kapısından her girenin,
Kendince nedeni olabilirken;
Kadehlerdeki tesellicik,
Uçuşan anlara sıkışır dıştan.
Yatağım,sırdaşım,dert ortağım;
Yatağım,yoldaşım,naz yaptığım.
Sessizce uzanıp,haz aldığım,
Yatağım,akşamım,son durağım.
Evin döşemesi, tavana pek kızarmış,
Tepesinden baktığı için.
Tavan ise, döşemeyi kıskanırmış,
Bütün gün bacak seyrettiği için!
Kapılar gördüm, ikbale açılır.
Kapılar gördüm, özgürlüğe kapanır.
Yapılar gördüm, zamana direnir,
Yapılar gördüm, sevinçle uyanır.
Yollar yürüdüm, geçmişe uzanır,
Bütün çiçekler
Dallarında gülerken
Ellerim gitmez.
***
Ay göle düştü
Su üstünde yusufçuk
Beyaz atının üzerinde,
Yeni çağın kapısından girerken,
Hayallerini süsleyen şehre,
Fatih’in ruyası dönüyordu gerçeğe.
Koşarken güneş, doğudan batıya,
Dünden yürüdüm bugüne
Eyüp' ten Fener' e
Haliç' te...
Beyazlığını unutmuş taş duvarlar,
Viranlığından utanan yapılar,
Kızarmamış, pişmemiş bir yanım var ki...
Boyumun ölçüsünü alıyorum!
Heybemin boş yerine neleri koysam...
Yarından şimdiye bir baksam mı?
'Adımın heykelini yontamadım' desem mi,
Toyluğum dünlerimde hep yakın.
Birden mi çaldı
Kapımı,
Havanın soğuması;
Sesin soluğun kısılması,
Yakınımda.
Her şey rast geldi oldum
Her şey rast geldi öldüm
Şu felek:
Ne keskin nişancı be!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!