Kaldırım mühendisleri; arkadaşım,
Orda burda içki içtim, hava attım.
Piyasada cirit attım, at oynattım;
Ayaklarımın altında, koca şehir.
İğne atsan yere düşmez, meyhanede,
Geçmiş; biten yaşanmışlığımdır,
Hüzünlüdür.
Çünkü avuçlarımdan akmış,
Ve bitmiştir.
Bitmiştir de, işte o yüzden;
Tek başına hüzünlüdür açıkçası.
Anam, babam evlenip,
Bir piyango çekmişler,
İçinden bana;
Hayatım çıkmış.
Felek arada olmasa...
Adı, karakış ama,
Her yer bembeyaz,
O halde...
Kim kimi kandırıyor?
Bu arada,
Karın adı karalanıyor!
Aynı anda oldu
Bir kedi, diğerini kovaladı
Çifte kumrular, ağaçtan havalandı
Yandaki dairenin zili çaldı
Yankesici, kalabalıkta emekliyi çarptı
Sokak köpeği, eskiciye havladı
Neden değişti bukadar hızlı,
Sokaklar, caddeler, şehirler.
Aceleniz neydi?
Doğduğum ev, bahçem, çeşmem,
Uçurtmamı taktığım ağaç nerede?
Baharlarım, kışlarım hangi yörede?
Ben de isterim;
Gözlerimin içi gülsün.
Ruhum sevinç tepelerinde,
Dünya pencerem renk içinde,
Elimde sevgiliye çiçek...
Ruhum tüy kadar hafif.
Kararsız mart' ta
Lodoslu pazar sabahı;
Güneş, bulutlardan rahatsız.
Bir kapı önünde
Küçük güzel'in,
El ayak çekilince
Ocağın derininde
Kıyarım mermerime
Çekicimle, keskimle
İşlendikçe ışıldar
Hasretime filiz verdim
Yıl iki bindi.
Bilmediğim uzaklığa siftah ettim.
Tuzlu damlalar derin kuyulara indi
Sersem başı düz göremedim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!