Uzaktan ısıtsa güneş toprağımı,
Ben bilemiyeceğim.
Yakından ıslatsa yağmur toprağımı,
Ben bilemiyeceğim.
Sardunyayı, ortancayı özliyeceğim,
Kızlar evlerde kalmaz,
Bilakis...
Evler, kızlarda kalır;
Maksat, muhabbet olsun!
Bin koldan sarıldı
Saf ağacın bedenine
Asıl niyetini gizledi
Yeşil yapraklarıyla
Öldüresiye seviyor gibi
Bencil sarmaşık.
Hiç unutmam o sesleri,
Beyaz düzlükleri ve tepeleri,
Aşıp, kopup gelen geceleri.
Hele gıcırdayan paslı tenekeleri,
İçime dolardı bir melankoli;
İçten kuşatır ve yönetirdi beni.
Ne zaman baksam
Eski bir fotoğrafa
Kopar gider insan
Anından
Yıllarda solan yaşamlara.
Arar boşuna
Mevsimler göçüyor zamandaki yurdundan.
Aylar sözünde durmuyor eskisi gibi.
Ocakta şubatta, saçaklarda su,
Geçecek mi sıvıdan katıya eskisi gibi;
Billur buzlar ışıldayacak mı eskisi gibi.
Beni yoğurdun…
Sana borçluyum!
Yağmurun ozanı,
Karların ressamı,
Olsam sokaklarında;
Ödeşir miyiz?
Işıkları çoktan, söndürülmüş evin.
gözlerim arıyor, dantel perdeleri,
Yüzüne bakmıyor, gelip geçenlerin.
Çocuklar basıyor, çalmayan zilleri.
Karanlık odalar, kara böceklerin;
Kırk kez gelsem dünyaya;
Gözüm doymaz.
Bana mısın demem!
Balıklama dalarım kırk birinciye.
Işıklı sabahlar, tanıdık belleğime.
Canım yalnızlık da çeker
Bir dere başı yaşamında
Dipteki taşlarla bakışırım
Duru suyun ışıklarıyla
Baştan aşağı yıkanırım.
Sazlar, rüzgarın nazına gider
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!