Benim hayatım…
Yalnızlığın rüzgârında savrulmuş bir yaprak,
Ne köküm kalmış, ne gövdem sağlam.
Bir yanım çığlık, bir yanım sessiz dua,
Kırık aynalarda gördüm kendimi —
Tanımadım.
Benim sevdam…
Öyle büyük ki dağlara sığmaz,
Bir yanda kar kokusu, bir yanda köz gibi yanan kalbim,
Rüzgârın elleri saçlarına değdi mi bilmem,
Ama benim içimde bir meltem değil, koca bir fırtına esiyor adını duydukça.
Bir sevinç düşmüş eşiğe bugün,
Kapılar gül açmış, perdeler sevinçle dalgalanmış,
Rüzgâr bile adını fısıldıyor duvarlara:
“Azra Sude gelmiş, hoş gelmiş…”
Gözlerinde sabahın tazeliği,
Baba...
Keşke şimdi yanımda olsaydın…
Bu akşam rüzgârın sesi bile sen kokuyor,
Küllenen sobanın içinde,
Sanki senin sesin yankılanıyor;
Duydum babam hastalanmış
Kanser ciğerini sarmış
Gözüm yaşla dolup taşmış
Oy ben ölem oy ben ölem
Bir yudum su içemiyor
Ateş düştü gül kokulu dağına
Başımız sağ olsun güzel Türkiyem
Közü düştü Isparta'nın bağrına
Başımız sağ olsun güzel Türkiyem
Hüzün çöktü sevda dolu canlara
Arefe günüydü bıraktı yar beni
En mutlu günümde öldürdün beni
Canimdan çok sevip sevenler hani
Bilseydim sevgilim sevmezdim seni
Dönde bak bir bana perişan halim
Seninleyken bile seni bu kadar çok özlüyorken,
Ne olur sevgilim,
Sensizliğe mahkûm etme beni.
İster beni çarmıklara ger,
İstersen diri diri göm beni…
Ama ne olur sevgilim,
Ey hayat,
Sana, zulmüne inat,
Ben ölmedim, hâlâ yaşıyorum.
Ben ölmedim…
Sadece sustum biraz.
Ben ölünce
hemen kapanmasın gözlerimin kapısı,
bırakın rüzgâr değsin kirpiklerime,
o gelir diye beklesin tenimin son sıcaklığı.
Toprak acele etmesin üzerime,
ben daha sevdamın gölgesine doymadım.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!