Yeryüzüne-gökyüzüne gülümseyerek
Salt doğa konuşuyor sesi titrek
Bir beyaz güvercin uçuyor bana doğru
Gagasında zeytin dalı
Ne kadar da edalı mübarek
Barışın simgesi bu olmalı
Zaman ilân eder kaybolduğumu,
Bakınıp dururum öyle umarsız.
Yüksek uçan şu kuş kaz mı, kuğu mu?
Her bahçe fakirdir incirsiz, narsız.
Kuyu cidarında bir semenderim,
Sevgi olmasa,
Üşürdüm kuyularda ey dost!
Karanlığın rüzgârı dalgalandıkça,
Sevgidir çoğaltan soyumuzu;
Sevgiliyi andıkça.
-And olsun ki zeytine, Filistinli kadınları
ve çocukları hiç unutmayacağım.-
Bembeyaz barış güvercini
Pat diye önüme düştü
Gagasındaki zeytin dalını
Yazdan sonra güz de vedâlaşıyor;
Gün batarken dumanlıdır bacalar.
Gündüzleri, yuvalara taşıyor,
Kışa hazırlanan tüm karıncalar.
Hüzünlüdür ormanların âgûşu,
Bu gece buradan ayrılacağız
Ona göre ayarladık saatlerimizi
Ay karşı tepeden ovaya doğru
Kaydırırken billurdan kızağını
Giyinip kuşanacağız pusatlarımızı
Son defa el-ele tutuşacağız
İki gözün iki saltanat mührü
Kür nehri gibi dalgalı ve menevişli
At başı gibi görklü,kız başı gibi erkli
Delilde doyurgan, kararda buyurgan
Kuzey yıldızları gibi hareketli
Varıp dayandın bir han kapısına vurdun tak tak
Sana,”necisin, nereden gelirsin? ” demezler mi?
Dilin dişlerine geçer, hâlin olmazları imâ eder
“Neden böyle ikide bir irkilirsin? ” demezler mi?
Cengiz Dağcı’nın ülkesi Kırım’ın Bahçesaray’da
Mevsim vurdu beni, dalımdan düşüverdim
Rüzgârlar üflerken tepelerden
Sen gördün, sen kaldırdın beni yerden
Kimseler duymuyor sesimi, konuşamıyorum
Ölümün gözü karanlık
Sevda ırmağına bir köprü kurdum
Herkes geçti, benim yârim geçmedi.
Kuru yere bağdaş kurup oturdum,
Eller döşek açtı, yârim açmadı.
Günlerimi hayâl kurup öğüttüm
Hakk Teala rahmet eyleye, mekanı cennet olsun.
muhteşem bir eser.kutlarım saygılarımla hasan karabay
Bahaeddin Abi,
Kalbi selam ve saygı.Meryem,Ozan ve Özge ellerinizden öpüyoruz.Kayseri'ye bekliyoruz.Bahar Gözlerinde Uyur Grubumuza sizi davet ediyorum ve katılımınızla şeref duyarım.
Mahir Sürmelibey