Hani nerde bize bırakılan düş
ateşi soğutan bir öpüş
yalnızlık kadar üşütmez dudağı
Herkesin yaşanabilir sandığı
kardeşçe üleşmek nerede
nerede kendi halinde akan nehir
Bahar geldi
Sevişme vakti doğa çılgın
Çiçekler amansız boy veriyor
Renkler en keyifli varsıllığına eriyor
Göğsü kabarıyor toprağın
suya doygun ve rahat
Ben bir küçük balığım
Yalnız solungaçlarım değil
her yanım kırmızı
karaya vurmuş yalnızlığım
dudaklarımı kavurur tuz
gözbebeklerim susuz
Sonbaharda yağmuru savuşturup
dayanırdın kapıma sağanak
Pencere önünde oturup
dağıtırdın kuşlara
benden aldığın sevinci çoğaltarak
Topla küçük cam taşları
denizin tuzu elinde kalsın
Çağır telaşlı kuşları
aklım sende kalsın
Hayata tutunmanın
Geldiğinde adın
aklımızda değildi henüz
yüzü ayazdı güle tiradın
Kar yağmıştı ve bahçe güpegündüz
dağıtmıştı saçlarını
Çocuk seslerine kilitli
Gözlerimizde sürgün zamanı inci avcıları
bulduklarını mavi bir sese verirdi Yenişehir’de
Akşamüstü sokağı bürüyünce menekşe
tanıdık bir yüzü hatırlatırdı kuş cıvıltıları
İmgenin arka bahçesinde oturup gece
1
Yeni bir yıla başlarken
pür telaş hazırlanıyor okuyucu masalına
çikolata hazır yemek oyuncaklar
uzatılıyor size tam tekmil
televizyon ekranından çil çil
Masada iki elma
yanında bir bardak su
İşin doğrusu
aynı şey değil
bir elmanın yarısı olmakla
iki elmadan birisi olmak
Zamansız geldik
cemre gibi düştük gökyüzüne ilk
Düşün ki düş gördü çocuklar zemheride
soğuk bir rüzgar ısırdı yanaklarını
Üşüdü elleri çatladı endişe
yazamadım ardına düştüğüm ezberi
'Zengin siyasi ve sanat yaşamını yakından izlediğim Babür Pınar'ın dolu dolu yaşamasına rağmen; abartısız, öne çıkma gayreti olmayan ama bilge ve yoldaş duruşuyla hep önde olan tavrının içten yansıyışı şiirlerine hayat veren. Sade ama etklili. Sakin ama devrimci... Ateşin hiç sönmesin usta..... '