ölü bir kuşun
iki yana düşen kanatlarında gözyaşı seli
rüzgârların nefesinde uğultulu bir şarkı
tüm ağaçlar şimdi hüzün kusuyor
tanıdık kuşların yüzü var sesinde
hangi dala konsa şakıyacak güller
seni bana bağlayan bir şeyler var
gecenin ayazında tenimi yakan ateş
sabahın firuzesinde bakışlarıma ayan
bâkir sevinçler gibi
mum saçaklarında uzadıkça uzuyor gece
eğrildiği yerden doğrulmuyor hiç umutlar
vebalı bir hastanın çaresizliği gibi
gülümsüyor tüm ışıklar
her söze inana inana yürüdük
üveyik kuşlarının koynunda gece
ağaçları dalları yaprakları örttü karanlık
günün kargaşasını sildi esin dolu vakitler
bilinç ürkek uykuların düş tohumlarını
ekerken yosun tutan zamana
kahvesiz bir gün düşünemiyorum
beni cezveyle öldürün
ama cezve incinmesin
sabahın körü
uykusu var çiçeklerin
nesi var ayaklarımın bilmiyorum
oturup bi kaya dibine çökesi var
gecenin körü
iplik iplik düşünceler örüyorum
düşünceleri yıkayıp allayıp pullayıp
yeni fikirler üretiyorum
yalan dünya’ya
umut insanlık
yalnız serçeyim
sokağın ıslak taşlı derkenarlarında sek sek oynayan
kendime özgü bir çiçek dalı gibi yürüsem de
çayırlara otlaklara
üzgün yapraklar şehri kalbim
uyur bağrımda toprak yağmur yağar bulanır sular
dudak gazelinden savrulur gürültünün penceresi
sağır kulakların mızıka sesinde
uyurgezer aşk




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!