Son basamaktı dayandıkları kapı
Sonun başlangıcında yığılıp kaldılar sessizce
Patlayan bir volkan gibi dağıldı
Bölündü parçaçıklara
Merdiven altı düşlerinde kayboldu insanlık
kekre vakitlerin tuzağında kayıp bir gölgeydi ruhu
gitmek istedi kendinden uzaklara
başka zamanlara
başka diyarlara...
......
her başa sardığında keder...
.....
çelikten tellerini koparır ruh
başlar korkunun acıyla dansı
kanayan sarmaşıkların uzanımında
ihaneti tütsüleyen zaman
demirden gökyüzü, kurşundan yağmur
sanrılı ürpertilerin haykırışı uzayan yollar
gitmek ya da kalmak
geçti nevbahar
sis indi ömrün ovalarına
tenhalaştı gül- deren yollar
paslı çivi
mavi bir ıslık yalnız-lık
dün...
sevmiştim seni
sen de beni
aşksa / bir adım ötemizdeydi
fark etmedi bizi
üzgünüm martılar
ıssız bir adaya sürgülendi güneş
mezar çığlıkları sessizliğin perdesini yırttı
çıplak karalarda boğuldu denizin kızı
vurdu kıyıları köpüren dalgalar
ve yürüdü denizler...
saçların rüzgâr püskülü
kaşların iki dağa uzanan ırmak
bakışların yorgun patikalara tırmanan çiğdem
dokunmasın hiçbir gulyabani yüreğine
uçur kartal kanatlarını göğün al pençelerine
indir kara bulutların şahını yeryüzüne
karanlık soyunurken güne
şehrin yıkık kalıntılarından kaçışır gölgeler
dengesini kaybeden bedenimden
her yol bir bilinmeze uzanır
titreyen dizlerimde beton ağırlığı
gece yanığı gözlerimde çarpışan yıldızlar
siz bayım;
hep beni gül dalında diken sandınız
o yüzden
ellerinizin ırağında sevdiniz
gölgeli güneşlerde kuruttunuz ıslak tenimi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!