mayıs tırtılı kadar uzun
vızıldayan sinekler kadar dişil
hayalet aşkların hafifliğinde zaman
rüzgârın önünde uçuşan artistik kalpler
mangalda kül, dilde söz bırakmayan
ah! bağrı yanık, g/özü çirkin aşıklar...
rüzgârın kasığında fırtına
kopacak kıyametin vaveylâsı
düşecek gök kubbeden dağların zirvesine bulutlar
yeşil vadilerin dudağında kıvırcık tebessümler
sırılsıklam uyanacak altın taçlı başaklar
uyku tutmadı
masamda hokkam
elimde ucu kırık divit...
(haydi rastgele...)
dalgıç kuşlarının
"tam tam" dansıyla uyandı
hırçın yüzünde ağdalı köpükler
taşkın eteklerinde bi dolu öfke
ejderha kuyruğu gibi sallandı deniz
daha gün ısınmadı
rüzgârın teninde serin gülüşler
hâlâ çıplak ağaçlar, henüz giymediler yeşilleri
serçe kuşları hâlâ yalnız
göçmen kuşların yolu henüz buradan geçmedi
kulak kesildi gecenin titrek gözleri
fonda ölü ruhların senfonisi
koruk tadında, hüzün yağıyor yeryüzünün iliklerine
ayışığında ağlıyor gölgeler
uzaktan seyrediyorum sallanan kadını
ruh sıyrılırken cendereden
paslı bir tat dilin ucunda...
kangren soluyan teni yüzüp
kireçli kuyulara gömen e l
bilmeli_
-kâbus dolu bir gecenin koynunda, rüya görülemeyeceğini
tüm kuşlar bilir...
.........
yazın son günleri
vakit ikindi
hava morcivert
dağların doruğunda sis
birazdan soğuk iner
yeşil vadilerin sıcak avurtlarına
yağmurlu bir gün
öğle arası vakit
tamda tavında toprak
yalnızlığımı paylaşıyorum, tahta bankla
zaman dingin
sanki derin uykuda…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!