tırmanıp kendimin en tepesine
en sesimle
en yakınıma
ve en uzağa......
ben bir cadıyım
Beni anlatan resimde
ateşi tutup yükselme olmalı
o renkli burgularda
kaybolmak ile
sıyrılma çabasıyla koyvermenin
zevkinin çarpışması
........................bir elim "past" el, diğeri "future"; zamanı futursuzca boyarken...
o gün nursel'le buluştuk ateş gibi tuğlaları olan bir mekânda. kitabımı kısa süre önce hazırladığımız şarkılı türkülü buluşma gününde bilerek almamış, özel olarak buluşalım istemişti. ne çok şeyden konuştuk o gün... ne çok şeyden konuştuk o gün... kadınlardan erkeklerden, şiddetten… hastalıktan, çocuklardan, korkudan... şehirlerden, ülkelerden... yollardan söz ettik. tam da tahmin ettiğim gibi, bir kadın gününde kadınların rengarenk oluşuna dikkat çekmek için rengarenk elbisesini giyinmiş de gelmişmiş o tanışma gününde.
ben de rengarenk bir kitap imzalamıştım buraya gelmeden. içinde şarkıların geçtiği sayfalara şarkılı türkülü dizeler yazıp durmuştum bütün gün hızımı alamayıp. "şarkı çiziyor bir kadın" diyordum, nursel’e çizdiklerimde... "bir kadın avaz avaz şarkı çiziyor dünyadaki boşluğa"
pencere darasında altın bilezikti ok
yaydan çıktı artık dokundu bulutlara
tarihe karıştı yükselen duman
öyle küçüldü ki açılar, diplomalar gereksiz
ve kocaman binalar geleceğin enkazı
titreşen kalbimi sulara ektim
parmaklarımda açtı yolların sihri
döndü dolaptı döndü durmadan
tenimde köpüren okkalı deniz
karıştı rüyamdan düştü gerçeğe
aşkın seçtiği mahzenden geçtim
Nedir kulak tırmalayan
Tamtam sesleri
Bu boyalı yüz kimin
Akça kıza ne oldu
Sellere mi kapıldı
ayaklarını sev
o ayaklar bana getirecek seni
ilk görüşte dokunmak istediğim o ayaklar
bazen ayaklarını seyrediyorum gizli gizli
ateşli bir şey tartışırken takılıyor gözüm
alıp sürüklüyor ayağındaki ten
bedenime çizmediğin
resmi hayal ediyorum
içime işleyen buğulu sesini
sendeki sertliğin karşılığı
katıksız yumuşaklığı
bakışında yüzen berraklığı
Bir bebek doğuracağım
Sancısı şakaklarımda
Kocaman bir yazıt
Dökülecek damarlarımdan
Bedenini canımla yoğuracağım
Derin derin titriyor
Bazı zamanlar dört bir yanımızı çelişkiler sarar. Sevmekle, usturubuna göre sevmek arasında kalır yüreğimiz. İhanetleri düşünür buluruz kendimizi. Bizden beklenen gibi sevmek isteriz. Diğerlerinin sevme şeklimize izin verdiği gibi. Çünkü o zaman yaşam tehlikesizdir.O zaman günlük işleri çözer, hayat mesaisini sorunsuzca doldurabiliriz. Sevdiklerimize ihanet edersek, kötü biri oluruz da; kendimize yaptığımız ihanete hakkımız varmış gibi gelir.
Oysa el ayak çekilip yalnız kalındığında, gece yarısı kabuslarında, hiç yoktan yere çıkmış görünen öfkelerde dalga dalga büyüyen, o ihanet değil midir aslında? Sessiz ama derinden gelen çığlıklarına kulağımızı tıkayıp yola devam ettiğimiz ihanet; canımızı yaksa da yokmuş gibi yapmayı tercih ettiğimiz ihanet; her şey yolundaymış da ara sıra içimizde bir garip his duyarmışız, o da gelip geçermiş sandığımız, sandıkları ihanet.
Şimdi tepsinin başına oturup, pirinci ayıklamanın zamanı. Belki de hayatın içinden çıkarttığımız taşlardadır keramet. Belki yaşamayıp gelmeyecek bir çarşambaya ertelediklerimizdedir hayatın suyu. Belki aşk da yalandır; ama belki de değil...
sayin antoloji yetkilileri
Yildizlar kusandik nikli arkadasimizin pasiflendigini dusunuyorum. herhangi bir yanlis davranista bulundugunu dusunmuyorum. bir sebebi varsa aciklama alabilir miyim?
sayin antoloji yetkilileri
Yildizlar kusandik nikli arkadasimizin pasiflendigini dusunuyorum. herhangi bir yanlis davranista bulundugunu dusunmuyorum. bir sebebi varsa aciklama alabilir miyim?
sayin antoloji yetkilileri
Yildizlar kusandik nikli arkadasimizin pasiflendigini dusunuyorum. herhangi bir yanlis davranista bulundugunu dusunmuyorum. bir sebebi varsa aciklama alabilir miyim?