Atilla Adsay Şiirleri - Şair Atilla Adsay

0

TAKİPÇİ

Atilla Adsay

Gece gündüz nöbetteler
Can ile malı kollarlar
Yangın çıksa hemen koşarlar
Fedakardırlar itfaiye erleri

Evlerinden ayrılırken vedalaşırlar

Devamını Oku
Atilla Adsay

Mekânım İzmir sahil evleri,
Başımda eser sevda yelleri,
Suskundu denizin aşk dilleri,
Mavi dalgalar yârin gözleri.

Önümde ahşaptan bir masa,

Devamını Oku
Atilla Adsay

Söz verdim kendime
bir daha sevmemeye
Yine rastlarsam sokakta
dönüp bakmamaya
Taş basacağım kalbime,
zalim senin yerine

Devamını Oku
Atilla Adsay

Bu gün yine içimden yazmak geliyor
Ne yazacağımı bazen kalemim yönlendiriyor
Hatıraları anımsatıyorsa o an lanetliyorum
Öfkemi anlayınca mürekkebini akıtmıyor.
Parmaklarım onu sıktıkça sinirleniyor
Sıyrılıp parmaklarımın arasında çıkmak istiyor.

Devamını Oku
Atilla Adsay

Dertlimi dertli ah bu garip başım
Yıllardır hasretine aktı gözyaşım
Zehir oldu ekmeğim sensiz aşım
Sensiz gülmedi yüzüm kardeşim

Ne anam var ne babam hani bacım

Devamını Oku
Atilla Adsay

Nisan ayında yağmurlar çok yağar bir güneş açar bir yağmur yağar çiçekler açar rüzgarlar eser günlerin dakikası dakikasına uymaz. İşte biz insanlarda öyleyiz genç yaşlarda aşık oluruz bizim aşklarımız nisan yağmuruna benzer. Çok çabuk aşık oluruz en ufak olumsuzlukta etkileniriz. Ve olmayacak şeyler yaparız sonrada ağlayıp sızlarız.

Yine bir ilkbahar bitmek üzereydi yaza ramak kalmıştı Kenan fakir bir ailenin oğluydu kıt kanaat geçinen aile oğullarını okutmak için tüm gayretlerini sarf ediyorlardı Kenan lise son sınıfı okumakta idi. öğretmen olmak için gayret ediyordu. Mahalleli arkadaşları ile o düğün senin bu düğün benim gezip dolaşırdılar. Bir günün akşamı idi üç dört kafadar aşağı mahallede düğüne gitmişlerdi. Kenan düğünde oynayan bir kızı görmüştü yalnız Kenan mı? düğüne gelen davetlilerin hepsinin dikkatini çeken kız benli feride den başkası değildi… nahiyeden davetliydi düğüne benli feride bir halay çekiyordu ki gören şaşırmıştı.. tabiri cay ise on parmağında on marifet. tek oyun çite telli adeta tüm hünerini sergiliyordu bizim Kenan feride’nin büyüsüne kendini öyle kaptırmış tiki o düğünde yüzlerce insan vardı feride den başkasını göremiyordu gecenin geç saatlerinde eve gitti annesi babası Kenan’ı çok merak etmişlerdi uyumamışlar oğullarını beklemişler ana baba yüreği beklemezlerimi ama bizim Kenan’ın aklı bir karış değil on karış havada idi o gece hayallar kurarak sabaha kadar uyku, girmedi gözlerine ders çalışma bahanesiyle yatağın içinde çabalayarak geceyi geçirmişti şafak sökmek üzere idi annesi sabah ezani ile uyanıp namaz kılacak tiki
-Kenan annesine seslendi anacığım akşam düğüne gittik arkadaşlarla
-tamam oğlum şimdi namaz, kıla cam sonra konuşuruz..
-Kenan sabırsızlıkla bekliyordu annesini. Namaz biter bitmez selam verdi.

Devamını Oku
Atilla Adsay

Ağlıyor koca memleketim bir çocuk gibi
Ne suçu var bu koskocaman bebeğin
Bilmem şu feleğin ne alıp vermediği var

Toprak çorakta değil,
Bağlar neden yeşermiyor?

Devamını Oku
Atilla Adsay

Köy hizmetlerinde çalışıyordum greyder diye bir iş makinesi kullanıyordum amacımız tüm köylere yol yapmaktı yaz aylarda yol yapar kışında kar yağdığı zaman aylarca yol açardık ana doluda kış çetin geçer zaman zaman 6 ay mahsur kalan köylüler kış aylarda şehre gelemezdiler bizimde açamadığımız yollar oluyordu koca makineler bile mahsur kalırdı ulaştığımız köylere, büyük sevinç duyardık bu sevinçimize köylülerde katılırdı bizleri karşılar etrafımızda pır dönerdiler bizleri yedirip içirirdiler kah zamanlar geç kalsaydık o gece köyde kalırdık.

Bir köyün yolunu yapmak için ekiple köye vardık, ekip başı talimat verdi şantiyemizi köyün alt tarafında kurmaya başladık yanı başımızda ince cılız bir dere akıyordu belli ki kaynağı kışın yağan kar sularındandı yaz ayların sıcağına dayanamayan bu derenin suyu bitmek üzereydi yine de bize yetecek kadar akıyordu… O gün akşama kadar şantiyemizi kurmakla meşgul olduk.. köy halkı bizleri uzaktan izlemekle yetiniyordu. Kimileri cesaretlenip yanımıza kadar gelmişti o gün akşama kadar bizleri izleyen köylüler.. sabahleyin erkenden evinden kalkan Allah ne nasip etmişse alıp bize doğru yürüyordular.. kimisinin elinde lavaş ekmeği kimisinde yoğurt, peynir, bize ikramda bulunuyordular.. bizler onları hayret içinde izliyorduk şahsım olarak bu durumun yabancısı değildim.. çünkü ben köy çocuğu olduğum için minnettardım onlara.. bizim köye de de gelen misafire ikram olurdu bu misafirperverlik biz Türklerin geninde var ama bazılarımız alışık değildi.hata dalga geçen bile vardı. Sağ olsun ekip başı biraz disiplinli biri idi de pek yüz bulan olmazdı yaptıkları çirkinlikle kalırdılar. artık köyün insanları ile iyi dostluklar kurmuştuk.. yol çalışmalarımız da devam ediyordu.. Her akşam iş yorgunluğuna aldırmadan köylülerle yeşil alanlarda maç yapıyorduk.. ama hep biz köylüleri yenirdik pek bu duruma sevinmiyordum.. aksisine üzülüyordum sanki bize yenilmeye mahkumdular artık dayanamadım.. hep onlardan taraf oynamaya başladım bu dostluk ve centilmenlik faaliyetler rekabete doğru gitmekte idi.. köyün çocukları başladılar top oynamaya artık bir tutku oluştu onlarda.. bizler gündüzleri yol çalışması yaparken onlar köyde bizden habersiz top koşturuyordular.. bize bu haberi getiren yine köyden biri idi..bir gün köy muhtarı şantiyemizi ziyaret etti akşamdı muhabbet o biçimdi muhtar pek sevinçli idi hepimiz farkında idik gecenin geç saatlerdi muhtar kalktı ve bize çok teşekkür etti.
-muhtar arkadaşlar iyi ki köyümüze geldiniz sizleri çok sevdim ve minnettarım Allah hepinizden razı olsun geldiğinizden bu güne kadar köyde yeni bir yaşam başladı.
- şantiye Şefi bizde çok memnunuz Muhtar köylü vatandaşlar da çok iyiler.
O gece her kes yatmaya koyuldu..sabah erkenden tekrar iş başı yaptık..bizler Ağrı nın Taşlı çay ilçesinin köyünde idik.. bazen korucularda bizleri korumak için gelip çalışma alanında nöbet tutardılar..korucuların işi köyü teröristlerden korumaktı bize de göz kulak oluyordular..ama bizim onlara pekte ihtiyacımız yoktu ara sıra jandarma bizi yoklardı hep söylerdiler korkmayın güvendesiniz.. biz zaten korkmuyorduk işimizi yapıyorduk.. köylüde güvendeydi jandarma her gün köyün her tarafını kontrol ediyordu..köyün davarlarını otlatan bir çoban vardı iyi birisiydi..kendi halında sessiz garibanın tekiydi..lakin hanımı çok güzeldi..güzellik ne demek adeta bir manken edası vardı..köyde küçük bir eve yerleşmiştiler..evden dışarı pek çıkmazdı..bizde birkaç defa görmüştük hatta köylüler anlatıyordu.. çobanın hanımı çok güzeldir..Allah sahibine bağışlasın demekten illeri gitmezdik.. bizim anamız bacımızdı..hani derler ya davul dengi dengine çalar.. lakin o güzel kadın dengine düşmemişti beklide kaderi öyleymiş hep dua ederdim..bu çobanın durumu ne olacak karısı dillerden düşmüyor..bazen de derdim ki ya Rab bu kadını bu kadar güzel yaratın ama kaderine bak..sonra kendi kedime tövbe tövbe boş ver oğlum sen bak kendi işine her neyse günler akıp gidiyordu bizler yapmakta olduğumuz yol yarı olmuştu.. kış sezonu da yaklaşıyordu..bir gün köyde tabiri caiz ise sanki kıyamet kopmuştu.. bizler karavan dediğimiz şantiyede yemekte idik o kalabalığa doğru gittik..sorduk ne var neler oluyor içlerinde birisi köylünün davarları sahipsiz ovadan gelmiş.. köylü çobanı aramış.. aradıkları yerde kafasına kurşun sıkılmış ölü olarak bulunmuş hanımı da otarlıklarda yok.. evine bakmışlar kimseler yok..

Devamını Oku
Atilla Adsay

Karanlık ve kuytu vicdansız geceler
Gül gibi yüzümü solmuş gösterirler
Tozpembe düşümü yalan sayarlar
Bedenimi rehin alır beynimi çalarlar

Aklıma gelir bin bir türlü düşünceler

Devamını Oku
Atilla Adsay

Ne diyeyim dostum kaderin hep böyledir
Gülmedi yüzün hayatın çemberinde ömrünce
Bir sefa sürmedin yediğin hainlerin sillesidir
Seninle aynı acıyı çekiyorum kalbim hep seninle

Kerbela sana emanettir ecdadımın kanıyla

Devamını Oku