Gelip halımı sormassın sevdiğim hayli zamandır
Günler aylara döndü hasretin nede yamandır
Telli turna sılaya döndü bak mevsim ilk bahardır
Çiçekler bahara kavuştu bende hala zemheri aylardır
Sensiz sokaklarda seni aradım şafakları bekledim
Kara denizin hırçın dalgaları kıyıya vuruyordu. Yağmurda sağanak halinde yağmaktaydı. Yine bir gün deniz kıyısına gelen Emine sanki duygularını denize anlatıyordu. Yağmurun yağması pek umursamayan Emine baya ıslanmıştı adeta dalgalarla konuşup soruyordu.acaba benim sevdiğim kadar o da beni seviyor mu. kumsala sevdiğinin ismini yazıp sonra kimseler görmesin diye siler bir daha yazardı. bazen de dalgaların içine girer birkaç metre uzaklaşıp tekrar geri dönerdi kendisinin sevilip sevilmediğini anlamak için her defasında intihar etmemek için kendisini dizginliyordu. ama bir gün sevdiği adamı kazanmak için de. sabır ediyordu.
Emine on sekiz yaşlarında gencecik bir kızdı hayallerini süsleyen Ömer o hırçın dalgalardan farksızdı, emine nin kalbini alt üst etmişti. Emine Ömer den başkasını düşünemiyordu. Onsuzda yapamıyordu. Lakin emine nin aşkı tek taraflı gelişmekteydi. Ömer ailesi tarafından şımarık büyütülmüş. Eğitiminide yarıda bırakmış babasının parasıyla geçinen haylazın teki idi, hani derler ya gönül ferman dinlemez...İşte Emine nin de gücü kalbine yetmiyordu.her ne kadar arkadaşları tarafından uyarılsa da, ama o bildiğinden şaşmıyordu...Ömer diyordu başka da laf ağzında çıkmıyordu..Bu tek taraflı aşk, Emine yi öyle etkilemişti ki yeyip içmekten kesilmişti. Ömerlerin evi Emine nin evlerinin karşı tarafta idi aralarında su vardı kara denizin coğrafi durumu sarp kayalarla veya ormanlıkla örtülüdür. Her ne kadar evlerinin arasında akan bir nehir olsa da Emine hemen her gün sudan geçer Ömerlerin evine bir bahaneyle gider gelirdi. Ömer’in annesi pek emine den hoşlanmıyordu. Evine gelen misafire de gelme diyemiyordu.ama Ömer’in kız kardeşi Fatma ile Emine arkadaştı. Birlikte geleceklerini konuşur, hayallerini bir birilerine anlatırdılar.
-Fatma, Emine bir sevdiğin var mı?
-Emine ya senin
-Fatma, benim henüz yok.
Gözümde düşen yaş damlası,
Nar olmuş yüreğimi köz haline çevirdi.
Nasıl yanmasın yüreğim,
Bir dünya ki, bebeler acından ölüyor.
Yine ayni dünya ki,
Kimileri saltanat içinde yüzüyor,
Bir Bayramdı,
Ellerime kına yakıldığında.
Bir Bayramdı,
Davul zurna ile vatanı beklemeye uğurlarken.
Benim güzel ülkem canım Türk’ iyem
Mor dağların nazlı gülü
Benim kalbimin bülbülü
Dünya çocukların hayal ülkesi
Asya ve Avrupa’nın prensi
Al beyazla dalgalan kainata
Issız ve yalnız ormana benzerim
Kesildi dalım ölmez gezerim
Ben cansız bedenimle müfrezeyim
Ne ordular titrettim Çeçenliyim
Dağlar üstüme yıkıldı ezilmedim
Asla inancımdan ödün vermedim
Güle oynaya kurulmuştu yuvaları
Kavga gürültü ile yıkılıyordu.
Masum bir şekilde bakıyordular
Anne ve babaları kavga ediyordu
Ürkek ve şaşkın bakan gözler,
Bir fırtına bu yüreğim,
Sığmaz çöllere,
Tut tutabilirsen,
Çöllerde seraplardayım,
Her şey yalan,
Kapattım tüm sayfaları dosyayı bağladım
Karıştırmak istemiyorum mahşere kalsın
Başımı alıp bu diyarı terk ediyorum
Bir daha dönmemek üzere gidiyorum
Sizler hoşça kalın, yarınlarınız bansız olsun.
Bakışlarında serin görünürsün
Civan mertsin ileriyi görürsün
Yiğidim Özünde Anadolu saklarsın
Poyraz değil sanki kıble rüzgârısın
Adamın hasısın Bekir Bey
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!