Bana bir yer anlat şan olsun
Soğuktan titreyen bir çam olsun
Nev baharı ısıtan güneş olsun
BURSA yi anlat gözlerim dolsun
Beni anlatın beni konuşun
mevsim ilk bahardi umutlar yeniden doğar ve hayat tüm arzularla yeniden başlar artık.sağuk ve zemheri aylar geride kalmıştı.
Köy halkı her yıl köyün davarlarına çoban tutmakta idi, köyün kurallarını bozan Bekir küçük kardeşi ferzende yi her yıl kendi davarlarına çoben etmekteydi.Aile beş kardeşten ibareydi.kardeşlerin en küçüğü ferzende sabah hayvanları önüne katar dağa bayıra götürür otlatır akşamları eve gelir hayat onun için tam bir ceheneme dönmüştü,Bekir abisi ferzende yi bir hamal gibi görmekteydi.köylerinde okul yoktu lakin iki kilometre uzakta komşu köyde okul vardı köyün gençleri hep o okula gidip okuyorlardı.ferzende nin böyle bir şansı yoktu her gün okula giden köydeki arkadaşlarına bakıp bakıp üzülmekteydi.ama dünya malına tapan Bekir abisi onun bu isteğini görmiyordu,görmekte istemiyordu.aylar yıllar geçmekte ferzende cahil kalmış kimin umurunda.genelikle onsekiznde o yörede gençleri evlendirirler ferzende ondokuzu bitirmişti ki amcasi muhtar olan Halis bir gün şehirden köye dönerken ferzende nin askerlik kağıdını getirmişti,abisi Bekire verdi.köyde herkes şaşırdı.köy yeri meraklısı çok olur duyan duymayana söylemişti tolandılar Bekirin evine üzülenler bir yana ağlayan bile vardı ferzende nin durumuna.hiç garip olmayan bu olay tam dramatik vaka halini aldı çünkü ferzende dağda hayvan gödermekte köyün dışına çıkmamış ferzende okuma yazma yı bırakın türkçe bile bilmiyor.akşam olmuştu ferzende eve gelmişti duyar duymaz muhtar amcasına koştu
-he amca ben askeremi gideceğim
-Evet oğlum sen askere gideceksin çok sevinmişti tabi neden sevinmesin artık ferzende yi adam yerine koyan abisi değilde devlet baba idi.o seviçle abisin yanına gitti
-doğrumu Bekir abi.
-doğru kardeşim sen askere gideceksin.hem seviniyordu hem üzülüyordu yalnız kaldığında ağlamaktan kendini alamiyordu.ferzende nin cahil kalmasına sebep olan Bekir bu duruma da bir kılıf hazırlamışti
Mevsim kıştı tilki dağın yamacından aşağı doğru yürüyordu.
Kar her tarafı beyaza bürümüştü tilki’nin karnı zil çalıyordu, iki gündür bir şey kursağına girmemişti…Dere bayır geziniyordu, az ötede gözüne bir tavşan ilişti, durup tavşana bir süre baktı..Tavşan tilki’den habersiz, karı deşiyordu.
Tilki’nin ona yaklaştığını görünce kaçmaya başladı,
Tilki seslendi;
-Tavşan kardeş benden kaçma sana bir zarar vermem.Tavşan tilki’ye kulak asmadı kaçıp inine girdi…Tilki tavşan’ın ininin kapısına kadar yaklaştı..
Tilki;
Yolumuz sadece bir filmden ibaret
Hayatımız geçti sefaletle acıdan ibaret
Dokunsan bin dert bin kederden ibaret
Artık hülyalı düşlerde nafile berbat.
Kırılan ben ve ruhum, yapılan bir iltifat
Şimdi bizim oralarda hasat ayıdır
Alın terinin akıp emek olduğu,
Ekinlerin tarlada başaklara büründüğü,
Buram buram toprağın koktuğu zamandır.
Öter turnam feryat eder
Gökyüzünde kanat çırpar
Bahar gelmiş müjde eder
Benim gönlüm yasta bilmez
Uçar turnam yükseklerde
Herkes mutlu olsa
Dertler kime kalacak
Herkes dertli olsa
Mutluluğu kim arayacak
Bülbül idim dallarda öttüm
Gül idim bahçelerde bitim
Ömür yolluna şimdi girdim
Yolu yarılana kadarmış
Ecel atına ansızın bindim
Gitmek gerek gözyaşların akıtıldığı yerlere
Gitmek gerek kadir kıymet bilen diyarlara
Ağlamak gerek bazen yüreklerin serinlendiği gölgelerde.
Bilmek gerek sevdanın yüreklerde hasret çektiğini,
Varmak gerek hayatın tadına,
Her aşkın bir hüzün doğurduğu,
Seni düşünüyorum bu gün
Yalan mı tüm umutlar sence
Yine hayatımda sensin ve olmalısın
Beni avutur bu düşlerim
Atın beni yalnızlıklara
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!