Yaylalara küsmüşüm göç konamam
Esen yele yaslanmam kanadım kırık
Ayrılık yakar beni yaram dermansız
bu yara ya derman olamasan, duramam artık.
Sevdanın derdi yaradır bende iyileşmez
Göçmen turnam göçmen turnam
Uzaklara göçme turnam
Hakkın divanından şaşan
Ehlibeyte kılıç kuşan
Dost elinden hançer yedi
Katlettiler hak seyidi
Gördüğüm bir çift yeşil göz sende gönül
Muhabbet deryasında ettiğin sözdür gönül
Tüm benliğimi sardı divane ettin gönül
Ah bu gönül sen mısın gönül?
Irmaklar kadar berraktır duyguların gönül
Gül bahçelerin gül kokusu
Medine ellerinin nur müjdesi
Gönüllerin gül bahçesi
Nurlar seni zikreder YA RESULLULAH
Arafat dağın gülüsün efendimiz
Damla damla gözyaşlarım dökülür yanağımda
İçimdeki koru söndürür gözyaşlarım
Tek arkadaşım yoldaşım gözyaşlarım
Onları döktükçe yerlere bitmedi tek bir filizim.
Her kederde ortağım oldu kirpiklerim
Hayat bir merdivendir insanoğlu çıkar
Dünya bir değirmen taşıdır her gün döner
Sırası gelince insanoğlu bir gün göçer
Güvenme servetine gün gelir biter.
İnsanoğlu topraktan gelmiş toprağa gider
hayat rüzgarı ile çıktım yola
savurdu beni sağa ve sola
son bahar yaprağı gibi attı yere
çiğneyen kalmadı düştüm derde
yağmurun çisesiyle buldum can
açtım çiçek oldum hep sevcan
Bir dost ararım hak yolunda
Etme zulüm bir gün divan kurula
Kimi haklı kimi haksız hesap sorula
Sırtıma vurmuş felek bunca kederi
Doğru söyledin kardeşim bana
Sen de en zayıf yanımı yakalarsın ya,
Nasılda can evimden vuruyorsun,
elinde de okun,
Hedefinde yoksulluğum,
Alkışlayanların eş dostun.
Değer mi be birkaç kuruş için,
Bakmayın bana öyle rengim solmaz açlıktan.
Daha bugün oruç tutmadım. Ne düşündüğümü bana sakın sormayın.
Ben aş ekmek değil hiç susamadım da. Yani başımda nehirler aksa umurumda değil.
Fırınların taze ekmek kokusuna hiç aldırmadım.
Siz beni ne sandınız taş yüreklimi, yoksa beyzadeler gibi önümde türlü türlü yemekler mi? Bakmayın bana öyle rengim solmaz açlıktan.
Yıllardır oruçluyum dün değil.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!