Asaf Eren Türkoğlu Şiirleri - Şair Asaf ...

Asaf Eren Türkoğlu

Bir kez sırtını dönen biri, yüzüne ne kadar gülse de içinde taşıdığı gölge değişmez. Hain, ne zaman ne yaparsa yapsın, en güvenli sandığın anda yine en derin yerinden vurur seni. Çünkü ihanet, bir kez ruhuna işlemişse, sadakat sadece bir maskedir artık. En çok da inandıkların yıkar seni… en çok da “asla yapmaz” dediklerin. O yüzden öğrenirsin zamanla: Her “kardeşim” diyen dost değildir, her “yanındayım” diyen kalmaz fırtınada. Unutma, gerçek düşman yüzünü gizlemez… ama hain, en çok sevdiğinin teninde gizlidir. En çok da sırtını yasladığın eller bırakır seni boşluğa. Ve sonra dönüp bakarsın geçmişe, aslında hep bir işaret varmış ama görmek istememişsin. Çünkü insan, ihaneti en çok, sevdiğinde görmekten korkar. Ama bir kez maskeler düşünce, artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Ne kalbin, ne güvenin, ne de gözlerin… çünkü hainin bıraktığı yara, en çok içini çürütür.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Ben hak etmediğim ne varsa yaşadım,
Gözlerime dolan hüzün, sesime dolanan sessizlik,
Her biri fazlaydı yüreğime.
Bir yük gibi sırtıma bindirdiler acıyı,
Oysa ben sadece bir nefes huzur istemiştim.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Hakkımı helal etmiyorum. Kalbimi kıranlara, güvenimi sarsanlara, benden aldıklarıyla beni eksiltenlere… Verdiğim emeği, sunduğum sevgiyi, inandığım güveni hiçe sayanlara hakkımı helal etmiyorum. Her şeyin bir bedeli var, her yaralı sözün, her sessiz gidişin.

O kadar çok şeyden vazgeçtim ki, sırf bir şeyler düzelir diye, sırf emeklerim boşa gitmesin diye. Ama her çabamda biraz daha kırıldım, her iyi niyetimde biraz daha yıprandım. Şimdi geriye dönüp bakıyorum ve görüyorum ki, aldığım yaralarla baş başayım, ve en çok da kendi değerimi hiçe saydığım için kendime kırgınım.

Hakkımı helal etmiyorum, çünkü içimdeki yaraları sararken onlardan ders alıyorum. İhanetlerin, hayal kırıklıklarının üzerini örtmek zorunda değilim. Bu, içimde adaletin bir parçası belki de; kendime verdiğim değerin bir yansıması. Beni yok sayanları, emeğimi hiçe sayanları affetmek zorunda değilim.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Beni en çok korkutan şeydir, sevdiklerimin bir gün gitmesi. Yokluklarının içimde nasıl bir boşluk yaratacağını düşünmek bile ağır gelir. Bu yüzden, senden tek bir şey istiyorum: Hep yanımda kal.

Ne olursa olsun, birlikte yürüyelim bu yolu. Zor günler de gelecek, biliyorum. Belki birbirimize kızacak, kırılacağız. Ama gitme. Çünkü varlığın, hayatıma anlam katan en değerli şey.

Hep yanımda kal, çünkü seninle daha cesurum. Korkularımı bastırabiliyorum, hayallerime daha sıkı sarılıyorum. Seninle olmak, kendimi tamamlanmış hissetmek gibi. Ve sen gidersen, o bütünlük bozulacak.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Her gidenin ardından biraz daha sessiz oldum. İnsanlar sandı ki alıştım, ama ben sadece konuşacak gücümü kaybettim. Çünkü her gidiş, içimde ayrı bir şehri yıktı. Birinde çocukluğum yıkıldı, diğerinde hayallerim… En son gidenle de kendime olan inancım enkaz altında kaldı. Kimse görmedi bunu; çünkü ben hep gülen yüzümle gizledim. Ama içimde kaç tane yıkıntının altında kaldığımı, kimse bilmedi.

Zamanla öğrendim ki bazı insanlar sadece bir “veda”yla gitmiyor; onlar beraberinde senin en güzel yanlarını da götürüyor. Sen geride kalıyorsun ama eskisi gibi olamıyorsun. İçinde hep boşluk kalıyor. Yeni insanlar giriyor hayatına, yeni cümleler kuruluyor belki ama o boşluğu hiç kimse dolduramıyor. Çünkü her giden, bir daha geri gelmeyecek bir parçanı da yanında götürüyor.

Ben en çok da bu yüzden yoruldum. Gitmelere değil… Benden götürdüklerine. Çünkü bir gün, aynaya baktığında görüyorsun ki aslında seni terk eden onlar değil; senin en saf, en kırılgan, en güzel yanların çoktan gitmiş. Ve sen hayatta kalmaya çalışırken, içinden çoktan ölmüş oluyorsun.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Hayat bir pazarlık masası gibi; insanlar gelir, alacağını alır ve gider. Kimse ne bıraktığını ya da senden ne götürdüğünü umursamaz. Herkes bir şey koparır senden, kimi fark ettirerek, kimi sessizce.

Bazen sevgini alırlar, hiç hak etmedikleri halde. Sen sevmenin güzel bir şey olduğuna inanırsın, ama onlar bunu bir hak gibi görür. Kimi dostluk alır senden, en saf yanını kullanır ve gider. Kimi güvenini alır, onu paramparça eder. Ve sen, bir süre sonra kendine ne kaldığını sorgularsın.

Herkes senden bir şey koparır. Çünkü sen, verirken hiç düşünmezsin. Kalbinden, zamanından, hayallerinden… Parça parça koparırlar, ama geriye dönüp bakmazlar. Ve sen, sessizce eksilirsin.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Herkese koştum, herkesin yarasına merhem oldum. Sanki bir eksiklerini tamamlama görevim varmış gibi davrandım. Onların ihtiyaçları benim önceliğim oldu. Kendi yükümü bırakıp onların yüklerini taşıdım. Ama bir gün anladım: Kendimi unutmuşum.

Herkese yettim…
Bir dostun gözyaşını sildim, bir başkasının omuzunda bir dağ gibi durdum. Sorunlara çözüm oldum, dertlere teselli verdim. Ama ne zaman aynaya baksam, karşımdaki yüzü görmezden geldim. İçimdeki kırıkları saracak bir el aramadım. Çünkü kimseye yük olmak istemedim.

Kendime yetemedim…

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Hayatımdan çok insan geçti,
Kimi sessizce, kimi iz bırakarak…
Kimi dosttu, kimi yabancı,
Ama hepsi bir şekilde gitti.
Sen de gittin,
Ama diğerlerinden farklı bir yerden…

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Her şeye geç kaldım. Söylenmesi gereken sözler, atılması gereken adımlar, tutulması gereken eller… Hepsi zamanın ötesine geçti. Ve ben, geriye dönüp baktığımda, sadece kaçırılmış anların ağırlığını hissediyorum.

Geç kalmak, insanın içini sessiz bir çığlık gibi dolduruyor. Sanki zaman, senden bağımsız bir şekilde akmış, sen ise onun hızına yetişememişsin gibi. Oysa ne çok şey istemiştim. Ne çok şey için çabalamıştım. Ama şimdi dönüp baktığımda, her şeyin bir adım gerisinde kalmış gibi hissediyorum.

Bir şeyi fark ettim: Geç kalmak, bazen durmaktan değil, tereddüt etmekten kaynaklanıyor. O an harekete geçmek için cesaret edemediğin her saniye, bir kayıp oluyor. “Belki sonra,” diyorsun. Ama sonra hiç gelmiyor. Ve sen, o “belki”lerin biriktiği bir boşluğun ortasında buluyorsun kendini.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Gülüyorum, konuşuyorum, hayatın akışına ayak uyduruyorum gibi görünse de… içimde biri var, hep suskun, hep yorgun ve hep vazgeçmek üzere. Bazen durup kalıyorum bir kalabalığın ortasında, her şey dönüyor ama ben sabitim sanki. İnsanlar geçiyor, gülüyor, yaşıyor ama ben içimde bir savaş veriyorum kimse bilmeden. Bir yanım diyor ki “dayan, geçecek”, diğer yanım sessizce “bırak artık, çok yoruldun” diye fısıldıyor. Ne tam umutluyum ne de tamamen umutsuz… ama bir dengesizlik var içimde. Kalmak da zor, gitmek de. Konuşmak da ağır, susmak da. O yüzden çoğu zaman yüzüme taktığım tebessüm, sadece sessizliğimin maskesi oluyor. Ve ben her gün biraz daha eksiliyorum, anlatamadıklarımla. İçimde biri hep vazgeçmek üzere, ama kimse fark etmiyor.

Devamını Oku