Bazen öyle anlar gelir ki, içindeki haksızlık hissi seni tüketir. "Neden?" diye sorarsın. "Neden böyle oldu, neden bunu hak ettim?" İnsanların yaptıkları yanlışlar, verdikleri acılar, hayatında bir yara gibi kalır. Ve ne yaparsan yap, o yara iyileşmez gibi gelir. Ama bir şey var ki unutma: İlahi adalet, en doğru zamanda yerini bulur.
Belki bugün görmezsin, belki yarın da hissetmezsin. Ama adalet, her zaman işler. Hayat, herkese hak ettiğini verir. Birileri seni kırıp geçse de, haksızlıkların yükünü sırtına bıraksa da, bu yük kalıcı değildir. Çünkü evrende hiçbir şey karşılıksız kalmaz. İyilik de kötülük de, dönüp dolaşıp sahibini bulur.
Sen yeter ki sabırlı ol. İntikam almayı düşünme. Çünkü intikam, yükünü hafifletmez, aksine seni daha da ağırlaştırır. Bırak, hayat gerekeni yapsın. Sen sadece yoluna devam et, içindeki iyiliği koru. Unutma, ilahi adalet dediğimiz şey bazen beklenmedik bir şekilde gelir. Ve o geldiğinde, senin suskunluğun, en güçlü cevabın olur.
İnsan en çok güvendiği yerden darbe alırmış. Kalbini açtığı, sırtını yasladığı, "Bana zarar vermez" dediği insanlardan… Beklemediği yerden vurulurmuş. İşte bu yüzden, yaralarımız en derin, acılarımız en sessiz olur.
Hayat ne garip… Gözümüzü kapatıp teslim olduğumuz yerde, bir hançer soğukluğuyla uyanırız. Ve o an anlarız: Güven dediğin şey, bir yanılsamadan ibaretmiş. Aslında her insan, en sevdiği yerden eksilirmiş. Belki bir bakışla, belki bir kelimeyle, belki de bir vedayla. Ama eksilirmiş.
Beklemediğim bir yerden vuruldum ben de. Hazırlıksızdım. Savunmasız. Belki bu yüzden bu kadar acıttı. Çünkü hiç beklememiştim. Beni sever dediğim biri, beni en çok yaralayan oldu. Hiç gitmez sandığım biri, ilk terk eden oldu. Ve işte o an, bir insanın gözünün içindeki sevginin bir gün nefrete dönüşebileceğini öğrendim.
İnsanlar bazen kelimelerin yetmediği yerde susar. Anlatmaya çalışıp da anlaşılmadıklarında, kendilerini defalarca ifade etmelerine rağmen bir duvara çarptıklarında… Susmak, bazen en yüksek çığlıktır ama herkes duymaz.
İnsanlar yorulduklarında susar. Her defasında aynı şeyleri anlatmaktan, hissettiklerini açıklamaya çalışmaktan, kendilerini kanıtlamaktan bıktıklarında… Konuşmak çözüm olmadığında, susmak bir savunma mekanizmasına dönüşür.
İnsanlar hayal kırıklığına uğradıklarında susar. En güvendiklerinin anlamadığı, en sevdiklerinin görmezden geldiği anlarda… Bir şeyleri değiştiremeyeceklerini anladıklarında, sessizlik en güvenli liman olur.
İnsan sadece mezara gömülmez; hatıraların derinliklerinde, yüreğinin karanlık köşelerinde ve geçmişin iz bırakan sayfalarında da gömülür. Zamanın acımasız akışı, anılarımızı yavaşça soldururken, her bir hüzünlü anı, ruhumuzun bir parçasını daha toprağa karıştırır. Sevdiklerimizin sesleri, hayatımızın arka fonunda yankılanır ve gözlerimizi kapattığımızda, o eski günlerin neşesiyle karışık keder, kalbimizde bir yerlerde ağır ağır hissedilir.
Her insan, içinde küçük bir mezarlık taşır; orada gömülü olanlar, unutulmaz izler bırakmış olanlardır. Unutulmuş hayaller, gerçekleşmemiş umutlar ve yarım kalmış sevgiler, bu mezarlıkta huzur bulmayı bekler. Her yeni gün, bir öncekinin yasını tutarken, hayatın ağırlığı biraz daha derine gömer bizi. Gözyaşlarımız toprağı sularken, Allah’a sığınıp teselli buluruz. Çünkü biliyoruz ki, bu dünyada hiçbir şey sonsuza dek kaybolmaz, yalnızca yer değiştirir; kalbimizin en derinlerinde saklı kalarak yaşamaya devam eder.
Bu hüzünlü düşüncelerle dolu anlarda, Allah’a sığınıp huzur bulmayı dileriz. Yaşadıklarımızın ve hissettiklerimizin anlamını kavramaya çalışırken, dualarımızla teselli ararız. Çünkü bilmekteyiz ki, her bir gömülü anı, bizi daha güçlü kılacak bir hikaye bırakır ardında. Allah, bu zorlu yolda bize sabır ve güç versin.
Hayat, bazen beklenmedik fırtınalarla karşımıza çıkar. O fırtınalar, bizi savurur, yönümüzü kaybettirir ve hatta bazen tüm ışığımızı söndürdüğünü düşündürür. Ama unutma, en karanlık gecelerde bile yıldızlar parlar. O yıldızlar bazen küçücük umut ışıklarıdır, bazen ise kocaman hedeflerdir. Ve her zaman hatırla: Sen, o karanlığa meydan okuyacak ışığın ta kendisisin.
Belki şu anda yorulmuş hissediyorsun. Belki kalbin ağır, zihnin karmaşık ve yollar çıkmaz gibi görünüyor. Ama dur bir an! Derin bir nefes al ve kendine şunu hatırlat: Hayatta ne yaşarsan yaşa, her fırtına bir gün diner. Her karanlık gece, sonunda bir sabaha uyanır. Ve sen, o sabaha adım atmak için gereken güce sahipsin.
Kendine inanmaktan vazgeçme. Çünkü ışığını kaybetmek, sadece bir yanılsamadır. Senin içinde bir kıvılcım var ve o kıvılcım, dünyayı aydınlatacak kadar güçlü bir ateşe dönüşebilir. Sana inanmayanlar olabilir, yolunda engeller çıkabilir. Ama unutma, bu yol senin yolun. Bazen düşeceksin, bazen ağlayacaksın, bazen de pes etmeyi düşüneceksin. Ama tam o anlarda, neden başladığını hatırla.
İstanbul’un sabahlarına benziyordun sen. Huzurlu ve sessiz bir başlangıç gibi, ama bir o kadar karmaşık ve keşmekeş içinde. Her adımda farklı bir hikâye, her sokakta saklı bir hatıra. Seni sevmek, o dar sokaklarda kaybolmak gibiydi. Yolunu bilmeden yürümek, ama kaybolmaktan da korkmamak.
Denizine baktığımda seni görürdüm. Dalgalı ve derin… Sakin gibi görünsen de içinde fırtınalar kopardı. İnsan bilirdi, bir şeyler saklı o mavinin ardında. Ben de hep o derinlikte seni aradım. Belki bir kıyıda karşılaşırız diye bekledim. Ama sen hep uzak bir yakadaydın.
İstanbul kadar sevdim seni. Her köşesi ayrı bir tutku, her mevsimi başka bir duygu. Bazen bir Boğaz rüzgârında üşütürdün içimi, bazen güneş gibi doğardın ruhuma. Ama en çok yağmurunda severdim seni. Şehir ıslanır, senin kokun sinerdi havaya. Ve ben o kokuyu, o anı, o duyguyu sonsuzluğa saklamak isterdim.
İyi insanların kıymeti bilinmez, bilmezler. Onların naif kalpleri, her zaman kırılmaya mahkûmdur. Dünyaya umutla bakan gözleri, zamanla hüsranla dolan birer penceredir. İyi insanlar, en çok sevdikleri tarafından incitilir, en çok güvendikleri tarafından ihanete uğrarlar.
Gecenin karanlığında, yıldızların ışığıyla teselli bulmaya çalışırlar. Sessiz çığlıkları, boşluğa karışır, kimse duymaz. Onlar, hayatın ağırlığını tek başına omuzlarında taşır, kimse görmez.
İyi insanların kalpleri, sevgiyle doludur ama sevdikleri zaman, en çok onlar yanar. Sevgilerinin karşılığını göremezler. Sevgi bekledikleri yerde nefret, güven bekledikleri yerde ihanet bulurlar. Ama yine de sevmekten vazgeçmezler. Çünkü onların ruhunda kötülüğe yer yoktur.
"Hayatın her anında yanında olmak, seninle aynı nefesi paylaşmak en büyük mutluluğum. Gözlerin bana huzuru, gülüşün umudu veriyor. Seninle her an, her saniye, sonsuz bir sevginin içinde kayboluyorum. Birlikte geçirdiğimiz her gün, sevgimizin en değerli hatırası olarak kalacak. İyi ki varsın, iyi ki benimlesin."
İyi ki üzdünüz beni. Her kırık sözünüz, her yarım kalan vaadiniz, bana kendimi bulmam için bir yol oldu. İlk başta anlamadım; neden böyle bir acıyı yaşadığımı, neden sürekli beklentilerimin altında ezildiğimi. Ama şimdi, o kırgınlıkların altında daha güçlü bir ben bulduğumu fark ediyorum.
Üzüldüm, belki defalarca. Güvendim ve o güvenim bir anda yıkıldı. Ama her darbede, her kırıklıkta, aslında kendime olan inancım biraz daha güçlendi. Sizin yüzünüze gülerken içimde hissettiğim o burukluk, bana en çok kendimi öğretmiş. Ben, sandığımdan daha dayanıklıymışım.
Şimdi anlıyorum ki, her kayıp aslında bir kazanım olmuş. Siz beni üzdünüz, ama o üzüntü, beni daha sağlam biri yaptı. Artık geçmişe dönüp baktığımda, acı hissetmiyorum; aksine, minnet duyuyorum. Çünkü beni incitmeseydiniz, belki de kendimi bu kadar derin tanıyamayacaktım.
İyi ki varım. Yaşadığım her zorluk, her mutluluk ve her kırgınlık, beni ben yaptı. En karanlık anlarda bile içimde bir umut taşıyabildiysem, her düştüğümde yeniden kalkabildiysem, iyi ki varım demek için bir sebebim daha var. Kendi içimde büyüdüm, kendi çabalarımla kendi yolumu buldum, ve her adımda kendimi biraz daha tanıdım.
İyi ki varım, çünkü kendi varlığımla öğrendiğim her şey bana kendimden bir iz bıraktı. Geçmişteki hatalarım, korkularım ve kendimle verdiğim mücadele, beni daha güçlü kıldı. Bu hayatta kendime açtığım o küçük yer, en büyük değerim oldu. Kimseye anlatamadığım hayallerim, yalnızca kendime sakladığım düşlerimle, kendi yolumu çizdim.
İyi ki varım, çünkü bu dünyada her gün biraz daha kendime yaklaşmak, kendi iç sesimi duyabilmek bana huzur veriyor. İnsanların ne düşündüğünden bağımsız olarak, kendi değerimi bilmek, kendimi olduğum gibi sevebilmek için buradayım. Bu hayatın içinde kendi varlığımla, kendi izimi bırakmaya devam edeceğim. Kendim için, kendimle, iyi ki buradayım, iyi ki varım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!