Asaf Eren Türkoğlu Şiirleri - Şair Asaf ...

Asaf Eren Türkoğlu

İnsanları tanıdıkça bir gerçeği daha net anlıyorsun: Kimse göründüğü gibi değil. Herkesin içinde sakladığı bir taraf, söylemediği bir gerçek, gizlediği bir hikâye var. O masum gülüşlerin ardında kimi zaman büyük bir bencillik, kimi zaman derin bir çıkar saklı.

Birine güvenmek istiyorsun. “Bu kez farklı” diyorsun. Ama zamanla o maskenin düştüğünü görüyorsun. En saf sandığın insanlar bile, yanlış bir zamanda seni hayal kırıklığına uğratıyor. Ve işte o an anlıyorsun, kimse sandığın kadar masum değil.

Herkesin kendince bir savaşı var, evet. Ama bu savaşlar bazen başkalarına zarar verecek kadar acımasız oluyor. Seni en güvende hissettiren bir dokunuş, bir bakış bir gün seni en çok üzen şey olabiliyor. İnsanlar değişiyor ya da belki de hep oldukları kişiyi saklıyorlar.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Çok şey düşündüm, çok şeyi kafama taktım. Kim ne dedi, kim ne yaptı, kim ne hissetti… Ama artık bitti. Şimdi içimde bir boşluk var ve garip bir huzur. Çünkü anladım ki, insanları umursadıkça kendimden uzaklaşıyorum.

Bir zamanlar herkesi düşündüm. Kırılmasınlar diye sustum, üzülmesinler diye kendimi üzdüm. Anlamaları için bekledim, kıymet bilmeleri için verdim, verdim… Sonra bir gün fark ettim ki, ben herkes için var olmuşum ama kimse benim için olmamış.

O yüzden artık kimse umurumda değil. Kim ne düşünüyor, kim ne söylüyor, kim ne istiyor… Beni ilgilendirmez. Çünkü ben kendimi bitirirken kimse dönüp de “Sen iyi misin?” demedi.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Kimseyi suçlamıyorum. Çünkü suçlamanın hiçbir şeyi geri getirmediğini öğrendim. Ne geçen zamanı, ne kırılan kalbimi, ne de yitip giden hayallerimi… Suçlamanın yalnızca içimdeki yükü artırdığını anladım, o yüzden bırakıyorum.

Herkes kendi bildiği gibi davranır, kendi doğrularıyla yaşar. Belki de bana yapılanları, o an başka türlü yapamazlardı. Belki anlamadılar, belki anlamak istemediler. Ama bu beni suçlamaya itmez. Çünkü biliyorum, herkes kendi yaralarının, kendi hikâyesinin bir ürünü.

Kimseyi suçlamıyorum. Ne beni yarı yolda bırakanları, ne de yanlış zamanda gelenleri... Her biri hayatıma bir iz bıraktı. Kimi bir ders, kimi bir hatıra... Ama artık anlıyorum ki, kimse benim mutluluğumun sorumlusu değil. Ne iyiliğimde, ne acımda.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Ne yaparsan yap, nasıl yaşarsan yaşa, birileri mutlaka kıskanır. Sessiz olsan, "Bir şeyler saklıyor" derler. Konuşsan, "Kendini fazla önemsiyor" derler. Başarırsan, şanslı olduğunu söylerler. Kaybetsen, içten içe sevinirler.

Çünkü bazı insanlar, senin sahip olduğun ışığı taşıyamaz. Parladığında gözleri kamaşır, yükseldiğinde arkanda kalmaktan rahatsız olurlar. Seni küçültmeye çalışırlar, değerini azaltmak için her yolu denerler. Ama unuttukları bir şey var: Senin değerini onlar belirleyemez.

Kıskanırlar… Çünkü cesaret edemedikleri şeyleri yapıyorsun. Sahip olamadıkları şeyleri taşıyorsun. Onların yalnızca hayalini kurduğu bir hayatı yaşıyor olabilirsin. Ve en çok da, sen olmaya cesaret edemedikleri için kıskanırlar.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Bir zamanlar, insanlara kolayca güvenirdim. Herkesin içindeki iyiliği görmek isterdim, her sözlerinde samimiyeti arardım. Kalbimi açmak, ruhumu paylaşmak benim için en doğal şeydi. Bir arkadaşın gülümsemesi, bir dostun sıcak bakışı yeterdi bana. İnanmak, güvenmek, sevmek benim doğamda vardı. Ancak zamanla hayatın acımasız gerçekleriyle yüzleşmeye başladım. Her gülümseyen yüzün ardında bir maskenin saklandığını, her sıcak bakışın ardında bir çıkarın olduğunu öğrendim.

İlk hayal kırıklığım, en yakınımdan geldi. Onun samimiyetine, dostluğuna inanmıştım. Ama anladım ki, onun bana yaklaşması sadece kendi menfaatleri içindi. İlk defa o zaman, güven duygumda bir çatlak oluştu. Bu çatlak, zamanla derinleşti, genişledi. Her yeni hayal kırıklığı, her yeni ihanet, bu çatlağı daha da büyüttü. Kalbim, bir daha kolay kolay iyileşmeyecek yaralar aldı. Artık her yeni tanışmada, her yeni dostlukta temkinliyim.

Eskiden, birinin bana içtenlikle yaklaştığını hissettiğimde, hemen ona kapılarımı açardım. Ama şimdi, her adımda şüpheliyim. Acaba ne istiyor? Gerçekten samimi mi? Yoksa yine bir çıkarın peşinde mi? Bu düşünceler, zihnimi sürekli meşgul ediyor. Güven, bir kez kırıldığında, yeniden inşa edilmesi o kadar zor ki... Her yeni insan, her yeni ilişki, bu duygusal yükü daha da ağırlaştırıyor.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Kolay olmayacak elbet, üzüleceğiz. Her ayrılışta biraz daha eksileceğiz, her vedada biraz daha kırılacağız. Gözlerimizde biriken yaşlar, gönlümüzde biriken acılarla beraber yürüyeceğiz bu yolun sonuna kadar. Düşe kalka, yara bere içinde, belki de içimize işlemiş o sızıyla devam edeceğiz. Geceleri yıldızlara bakıp hayallerimizi düşleyecek, gündüzleri güneşe aldırmadan hayatın yükünü omuzlayacağız.

Her gidiş bir boşluk bırakacak geride, her kaybediş derin bir iz. Belki de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Belki de zaman, bu yaraları iyileştiremeyecek. En çok yalnız kaldığımızda hissedeceğiz yokluğunu. Sessizliğin içindeki çığlıklarımızı duyuramayacağız kimseye. İçimizdeki fırtınaları susturmak ne mümkün, her bir anıda yeniden canlanacak o eski yaralar.

Bir gün, her şeyden vazgeçtiğimizde, her umudu yitirdiğimizde, dönüp ardımıza bakacağız. Kim bilir kaç kez pes etmenin eşiğinden döndük, kaç kez içimizdeki güce tutunduk. İşte o zaman anlayacağız ki, asıl olan yüreğimizdeki o derin inançmış. Asıl olan, her düştüğümüzde yeniden kalkabilmekmiş.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Kötü gün yok, kötü insan var. Çünkü en ağır yük, zamanın getirdiği değil, insanların bıraktığıdır. Bir söz, bir tavır, bir ihanet… Bunlar, bir günü kötü yapmaz. Ama insanın içini, ruhunu, inancını kemirir.

Hayat, kendi başına nötrdür aslında. Sabah güneş doğar, gece karanlık çöker. Ama aradaki boşluğu dolduran biziz; bizim seçimlerimiz, sözlerimiz ve davranışlarımız. O boşluğu iyilikle dolduran da var, zehirle dolduran da. Ve ne yazık ki, her zehrin izini temizlemek o kadar kolay olmuyor.

Kötü gün yok... Çünkü bir gün kendi başına ne yapabilir ki? Bir gün seni incitemez, bir gün seni yalnız bırakamaz. Ama insanlar bırakır. Umutlarını yerle bir eden, güvenini yıkan, kalbine soğuk bir bıçak gibi saplanan da onlardır.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Benim yüreğim küçük, ama sevgim büyüktü. Sana yetmek için her şeyi göze alacak kadar cesurdum. Küçücük yüreğimle, dünyayı sığdıracak kadar çok sevdim seni. Ama anladım ki, senin kalbin benim sevgime kapalıymış.

Seni sevmek, bir çocuğun masumiyetini taşıyordu içimde. Hesapsızca, karşılık beklemeden sevdim. Bir gülüşünle dünyayı unuttum, bir suskunluğunla kendimi kaybettim. Ama sen, bu sevginin ne kadar saf olduğunu görmedin.

Küçücük yüreğimle, seni sığdırmaya çalıştığım her boşlukta biraz daha eksildim. Çünkü sevgim büyüdükçe, sen daha da uzaklaştın. Ne sesimi duyabildin, ne de gözlerimdeki çaresizliği fark edebildin. Sana ulaşmaya çalışırken, kendimden uzaklaştım.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Bir yangının içinde gibiyim, ama alevler yok, sadece küller. Ellerimle topladığım her parça, dağılmak üzere… Her nefesimde içime dolan bu kül, ciğerlerimi yakıyor. Gözlerim ne kadar uzağa bakarsa baksın, ufukta bir umut göremiyorum. Gökyüzü gri, güneş ise bir hayalden ibaret. Yollar belirsiz, adımlarım yorgun. Sanki her şey ağır çekimde ilerliyor, zaman bana karşı donmuş.

Kalbim, bir zamanlar yeşil olan bir bahçenin şimdi bir çorak toprak parçasına dönüştüğü gibi kurumuş. Bir yağmur bekliyorum, içimdeki bu yangını söndürecek bir rahmet. Ama gökyüzü sessiz, bulutlar hareketsiz.

Rabbim, her şey kül oldu, ama ben senin rahmetinle yeniden filizlenmeyi bekliyorum. Senden başka kimse bu çorak toprağı yeşertemez, senden başka kimse içimdeki yangını söndüremez. Ne olur, bana yardım et.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Ayaklarına güller sereyim Leyla,
çünkü başka nasıl anlatılır bir sevdanın ağırlığı?
Güller kadar narin, dikenleri kadar acı.
Her adımında bir hikâye, her adımında bir yara...

Sana ulaşmak, çölde su bulmak gibiydi.

Devamını Oku