Ben seni sevmekten yoruldum artık. Her defasında toparlamaya çalıştığım duygularım, birer enkaza döndü. Her “belki” dediğimde biraz daha kırıldım, her bekleyişte kendimden biraz daha uzaklaştım. Seni severken, kendimi unutmanın bedelini ödedim.
Sevmenin bu kadar yıpratıcı olacağını hiç düşünmemiştim. Ama anladım ki, senin kalbinde bana yer yoktu, ben orada hep fazlalıktım. Şimdi o fazlalık olmaktan vazgeçiyorum. Seni sevmekten yoruldum, çünkü bu yolun sonunda yalnızca acı vardı.
Artık kalbimi taşımak bile ağır geliyor. Seni sevmek, içimdeki umutları yavaş yavaş öldürdü. Şimdi pes ediyorum, çünkü sevmek yorulduğum bir şey oldu. Seni sevmekten vazgeçmiyorum belki, ama artık bunun için savaşmayı bırakıyorum.
Biliyorum, iyi değilsin. Sesindeki titremeden, gözlerindeki dalgınlıktan anlıyorum. Söylemesen de hissediyorum. Kendini saklamaya çalışıyorsun, ama bazı yaralar saklanamaz.
Belki konuşmak istemiyorsun, belki de kelimelerin yetmeyeceğini düşünüyorsun. Ama bil ki, sen sustukça içindeki yük büyüyor. Söylemeden hafiflemez acılar, kaçmadan çözülmez sorunlar.
Biliyorum, iyi değilsin. Ama yalnız olmadığını bil. Ben buradayım, hiçbir şey söylemesen de. Senin gözlerindeki o kırıklığı tamir edemem belki, ama yanında dururum. Çünkü bazen sadece birinin varlığını hissetmek bile iyileştirir insanı.
Sen gittin, ben bin beterim.
Ne adını söyleyebiliyorum artık,
Ne de susmayı becerebiliyorum.
Her nefeste bir parçan eksiliyor içimden,
Ama eksildikçe daha çok batıyor yokluğun.
Bir adam seni seviyorsa, bunu saklayamaz. Sözlerinden değil, gözlerinden anlarsın. Çünkü gerçek sevgi, dillerde değil, bakışlarda saklanır. Seni gördüğünde gözleri güler; çünkü varlığın, onun için bir mutluluk sebebidir.
Bir adam seni seviyorsa, bahanelere sığınmaz. Vakit yaratır, yanında olmanın yollarını arar. Çünkü sevgi, fedakârlık ister ve seven biri için bu bir yük değil, bir zevktir.
Bir adam seni seviyorsa, seni olduğun gibi kabul eder. Hatalarınla, zaaflarınla, tüm gerçeklerinle sever. Seni değiştirmeye çalışmaz; çünkü senin kendin olman, onun için zaten yeterlidir.
Bir adam seni seviyorsa,
Onun gözlerine baktığında bunu görürsün.
Çünkü sevgi, kelimelerde değil,
Bakışların derinliğinde saklanır.
Ne kadar susarsa sussun,
Sana her haliyle anlatır sevgisini.
Bir dostu olmalı insanın... Öyle her an yanında olan değil, gerektiğinde sessizliğiyle bile varlığını hissettiren. Kalabalıkların içinde yalnız hissettiğinde elinden tutacak biri. Sözleriyle değil, duruşuyla güven veren bir dost.
Bir dostu olmalı insanın, yanında güçlü görünmeye çalışmadığı. Zayıflığını, korkularını ve yaralarını çekinmeden gösterebildiği biri. Çünkü gerçek dostluk, insanın maskelerini çıkarabildiği o ender yerlerden biridir.
Hayat bazen ağır gelir insana. Yükler birikir, nefes almak bile zorlaşır. İşte o anlarda bir dostun "Buradayım" demesi, her şeyden daha değerlidir. Çünkü bir dostun varlığı, en büyük çaresizlikte bile insanı ayakta tutabilir.
Bir kadının makyajı, onun ruhunu yansıtan en güçlü araçlardan biridir. Ancak, bu makyaj bazen yanıltıcı olabilir. Çünkü aslında bir kadının en güzel makyajı, gülüşüdür. Göz alıcı bir ruj, mükemmel bir fondöten ya da etkileyici bir eyeliner, bir kadını güzel gösterebilir. Fakat, içten bir gülüşün verdiği sıcaklık ve samimiyet, hiçbir makyaj malzemesiyle elde edilemez.
Gülümsemek, insanın en doğal ve en içten ifadelerinden biridir. Bir kadının gülüşü, onun iç dünyasının bir yansımasıdır. Mutluluğun, sevginin, huzurun ve bazen de acının ifadesidir. Bir kadının gülüşü, sadece yüzünde değil, kalbinde de çiçekler açtırır. Gülüş, ruhun ışığını dışarı yansıtır ve bu ışık, karşısındaki insanı da aydınlatır.
Gülüş, insanları birbirine bağlayan bir köprüdür. Bir kadının gülüşü, çevresindekilere neşe ve pozitif enerji yayar. Bu enerji, insanların arasındaki duvarları yıkar ve samimi bir bağ kurmalarını sağlar. Bir kahkaha, en zor anlarda bile moral verir, umudu canlandırır.
Bazı gerçekleri görmek için gözler yetmiyor, kalbin de görmesi gerekiyor. Ama ne yazık ki, kalp sadece kırıldığında gerçekten görmeye başlıyor. Bir şeyleri anlaman için kırılman gerekiyordu. Çünkü bazı dersler acıdan başka bir şekilde öğretilmiyor.
Her şey yolunda gibiydi, değil mi? Güveniyordun, inanıyordun, hiçbir şeyin seni sarsamayacağını düşünüyordun. Ama bir gün geldi, o güven çatladı. O inanç sarsıldı. Ve işte o an anladın: Her şey göründüğü gibi değilmiş.
Kırılmak, insanın kendisiyle yüzleşmesi gibidir. Bütün maskeler düşer, bütün hayallerin çıplak gerçekliğiyle karşılaşırsın. Acıtır, evet. Ama o acı, sana büyümeyi, daha güçlü olmayı ve kimseye körü körüne inanmayı bırakmayı öğretir.
Bir yıl daha bitiyor. Koca bir yıl daha gözlerimizin önünden akıp giderken, geride bırakmak zorunda kaldıklarımızı, bir türlü geride bırakamadıklarımızı düşünüyorum. Kendi içimde savaşlar verip, sessizce kazandığım ya da kaybettiğim onca şey, şimdi geçmişin bir parçası. Ne kadar çok şey yaşandı, ne kadar çok şey bitti, ama yine de sanki her şey yarım kaldı.
Bu yıl bana birçok şeyin geçici olduğunu gösterdi; sevdiğimi sandıklarım, güvendiğim insanlar, peşinden koştuğum hayaller… Bir kısmı gerçek oldu, bir kısmı elimden kayıp gitti. Kırıldım, dağıldım, ama her şey biterken kendimi yeniden toparlamayı da öğrendim. Geriye dönüp baktığımda, hatırladığım her an, acısıyla tatlısıyla beni ben yapan birer iz gibi.
Bir yıl daha bitiyor, ama içimde hem yeni bir umut hem de buruk bir vedayla. Belki geçen yılın ağırlığını bu yeni yıla taşımayacağım; belki de her şeyin farklı olabileceğine, yeniden başlamanın mümkün olduğuna inanacağım. Ve kim bilir, belki de bir sonraki yıl, gerçekten içimi hafifleten, ruhumu tamamlayan o yılı getirecek.
Bir denizin ortasında, fırtınaya yakalanmış bir gemiyim. Dalgalar göğe yükseliyor, rüzgar bedenimi savuruyor, ruhum suyun dibine çekiliyor. Bir zamanlar sakin olan sular, şimdi bana mezar gibi. Nefes almak zor, her dalga beni biraz daha derine çekiyor. Gözlerim kapalı, etrafım karanlık. Bir ışık arıyorum, bir el uzansa, beni bu deryanın içinden çekip alsa…
Kendi duygularımın boğulduğu bir fırtınadayım. Kelimeler kayboldu, sesim yankılanmaz oldu. Bu karanlık denizde yönümü kaybettim. Bir pusulam yok, ellerim titriyor, kalbim daralıyor.
Rabbim, senin rahmetin denizlerden daha derin, senin kudretin fırtınalardan daha güçlü. Ne olur, bana bir rüzgar gönder, beni bu deryadan çıkar, ruhumu huzur kıyısına ulaştır.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!