Bilmediğin şeyler var.
İçimde savaşlar çevirdim, yanımdaydın.
Hayret! Yanımdaydın.
Namlusuz bir silah kuşanmıştın.
Mermin de yoktu.
Uzun uzun bakıyordun düşmana.
Bizi sınırlarla dört duvar çevirdiler,
İnsan aklının hür zihni, köşeye sıkıştı.
Etrafta, bekçiler, öğretmenler, liderler.
Hepsi bir arada, mecbur sesimiz kısıldı.
dünya alçaldıkça alçalıyor
sanki yerçekimi insanın onurunu çekiyor kendine
belki şerefini haysiyetini namusunu
ben namus bekçisi falan değilim
ben bir şeyin bekçisi bile değilim
siz nefsinizin emrettiği gibi alırsınız soluğu
Bir ağacın ömrünün, son yıllarındaki gibi kaskatı duvara yaslanırken.
Tam karşında, kapı aralığından bir çocuk bakakalır sana.
Hele ayağını öbür ayağının üstüne attın mı,
Çocuk bakmaya doyamaz, hatta saçları beyazlar aşkından ama sen ona anlatma.
Yanakları kızarıp utanır, mahçup olur gözlerine bakamaz bir daha.
Hem elinde bakmaktan başka bir çaresi kalmamışken,
gece
karanlıkla birlikte sesini kesti
edgar sokağın başında
elinde kaçak sigarası
uzun uzun bakarken lambanın altına
bir gölge ortaya çıktı
en sevdiğim hırkanı astım cama.
kehribarın aldığı son nefesten tanımıştım seni.
keskin nişancı gibi sessizce kilitlenmiş bakıyordun,
ölümün bu kadar yaklaştığını hissetmemiştim hiç!
yani aşk.
Ey çocukluğumun kır bahçesi,
Modern çağın kara bulatları ardında,
Talan edilip, binalaştırıldın.
''kentsel dönüşüm'' adı altında.
Çimlerinde sarı papatyaların,
Onların yattığı mezara,
Bil kardeşim,
Filistin'de yağmur yağmıyor.
Çocukların ellerinde taş parçaları,
Gözlerinde gönül delen yara.
Başını eğip, yeniklerin içinden bir galip olarak geçme,
Galiplerin bir elinde zulüm olur, diğer elinde mum.
Zalim olmak için mumun bitmesini bekler, mum biter.
Artık ismi koyulur; şamdan yere düşer, ip yere süzülür.
Galip zalimliğini kavramıştır artık, şamdanın önemi yok.
Kazanmıştır sonuçta, kazanana her şey silah ve mübah.
Her Müslümanın kalbi Gazze der,
Kalbine kulak ver Müslüman!
Senin aşkın küfrü perişan eder.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!