Çiçek ki gölgesi geniş
Çabuk yut lokmayı getirme geviş
Dostunun derdine koş yetiş
Dermanı olmadan gelme derviş
Sokak lambaları yüzünü çeviriyor artık,
Tek başıma yürüdüğümde.
Kaldırım taşlarının bile yüzleri asık.
Adımlarımla üstlerinden geçtiğimde.
Mağlup bu melodi içime işlediğinde,
bacaklarım dağlara paralel, titredim
ne kadar güzelsin coğrafya
engin dağlara inat yine sevdim
nehirlerinden içtim kana kana
Dün ki çocukları gördük, bugünküleri de.
Dün mahvolmuş koridorda, hastanede.
Bugün yalnızsın, perişansın belki sevdiğin uzak.
Al içinden derdi yere bırak, şikayet etme.
Yağışlı ol her daim, gözünü bırakma kurak.
Bir gün derdini sorsalar, Allah var gam yok de.
Her nefeste içime çektiğim, aşkımın doğayla karışmış kokusu.
Hafif limoni, biraz buruk.
Kulağımda dönüp duran, ses tellerinin inceliği.
Karnı burnunda annelik ve bir çocuk.
Bedenine hapsettiğin o soluk, sarı renkli kul.
Adımlarında saklı yorgunluğunun izleri.
bir nehir kenarında
dağdan akan nihilizm
çağlayanlara karışan ben ve sen
yabani atlarla bu devri terkeden biz
nietzsche'nin şüpheli elinden
su içmedik demeyiz..
escobar'ın dudakları arasından tütün akıyordu...
karanlık ve akademik kaygılar,
seni görmek artık gazzenin kurtulması kadar zor.
taş fikirliler!
ve onları yöneten telefonlar.
cüzdanımda kardeşimin vesikalığı.
Yalnız bir defa korktum ben
Seni kaybetmekteeen
Gördüm seni giderkeeen
Beni terkederkeeen
sen yine o şarkıyı söylüyordun.
duvarlarım kanadığından beri,
penceremden güneş namına bir şey girmiyor.
azıcık bile olsa, ışık girse,
eminim artık, güneş beni sevmiyor.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!