bulut ve ayna,
nereye gidiyor bu piyasa?
hiç iyi yere gider gibi gözükmüyor.
sevgilim, gözlerine bakıyorum da,
sana ne oluyor?
Bulutların ülkesinde,
Bir çocuk eli tutmak.
Küçük parmaklı, buğday tenli bir çocuk.
Üstünde eskiden kalma kıyafetler,
Tanımadığı, bilmediği duygu; mutluluk.
Koşturup, sol ayağımı çamura saplayana dek,
Arkamdan kovalayan, gözleri dolar olan sistem.
Bırak artık peşimi, çamur önümde ve ölmek,
Kurtulmaktır veyahut yersiz bir istem!
Sokak lambaları yüzünü çeviriyor artık,
Tek başıma yürüdüğümde.
Kaldırım taşlarının bile yüzleri asık.
Adımlarımla üstlerinden geçtiğimde.
Mağlup bu melodi içime işlediğinde,
bacaklarım dağlara paralel, titredim
ne kadar güzelsin coğrafya
engin dağlara inat yine sevdim
nehirlerinden içtim kana kana
Dün ki çocukları gördük, bugünküleri de.
Dün mahvolmuş koridorda, hastanede.
Bugün yalnızsın, perişansın belki sevdiğin uzak.
Al içinden derdi yere bırak, şikayet etme.
Yağışlı ol her daim, gözünü bırakma kurak.
Bir gün derdini sorsalar, Allah var gam yok de.
Her nefeste içime çektiğim, aşkımın doğayla karışmış kokusu.
Hafif limoni, biraz buruk.
Kulağımda dönüp duran, ses tellerinin inceliği.
Karnı burnunda annelik ve bir çocuk.
Bedenine hapsettiğin o soluk, sarı renkli kul.
Adımlarında saklı yorgunluğunun izleri.
bir nehir kenarında
dağdan akan nihilizm
çağlayanlara karışan ben ve sen
yabani atlarla bu devri terkeden biz
nietzsche'nin şüpheli elinden
su içmedik demeyiz..
escobar'ın dudakları arasından tütün akıyordu...
karanlık ve akademik kaygılar,
seni görmek artık gazzenin kurtulması kadar zor.
taş fikirliler!
ve onları yöneten telefonlar.
cüzdanımda kardeşimin vesikalığı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!