Bir uzak kıyıdasın öyle yarenim,
Sen ki bir çay ile sigara arasıydın,
Sırtımdan inmeyen şu dünyada,
Mesai molasıydın, gece karasıydın,
Canımın yarısıydın
Kalsaydın.
Hayret edeceksin belki ama,
Gül kokusu doluyor genzime,
Düşündüğümde seni,
Sonra arılar, kuş sesleri,
Envai çeşit bahar geliyor içime,
Bir şiir doğuyor zihnimde birden,
Keder devir döner etrafımda,
Acı bu dairenin haresi,
Ben bilmem, anlat bana kardelen,
Yok mu bunun bir çaresi?
Diș tırnak ve hatta kirpiklerimle,
Binlerce kilometre,
Onlarca yıl,
Yüzlerce kez,
İşte bunlar,
Seni severken,
Göze alabileceğim her şey.
Kış meyveleri düşecek pazarlara,
Soğuk çaresiz ağaçları soyacak,
Çırılçıplak o dallara,
Ne bir çiçek,
Ne bir yaprak,
Kar yağacak.
Aklımın duvarlarını yeni boyamışken,
Turuncu gözleriyle beni izler ölüm,
Bir kahve kupasındaki dudak payı gibi,
Yahut oltayı gören bir balık,
Hep aynı heyecan ne zaman sesini duysam,
Gönlüm düğün yeri eğer geliyorsan.
Oysa ben bütün gonül kapılarımı açmıştım sana,
Sevgi dileniyordum senden, tüm açlığım buydu,
Nasıl ben bir çöl isem, aşkın da o suydu,
Sen, benim en güzel günlerimin dokusuydun.
Neyse! Kapatalım bu defteri artık,
İkimizden de geçti, geç kalınmış bir aşk,
Hayıflanırdık seninle bu çağa,
Hızlı tüketim çağı der kızardık,
Meğer o çağ bizi de tüketmiş,
Yine kaybettik.
Hızlı tükettik bu sevgiyi,
Sen unutmayı da güzel hallettin,
Gün batımında heva, yanına varmak,
Ellerini rüzgar edasıyla sarmak,
Bir abad beklemiştir cihan o anı,
Ne yazık yârim, hepsi mahşere kaldı...
Gece meltem eserken seni izlemek,
Bu gece seni çok seviyorum,
Sabah muhtemelen unuturum,
Hoşçakal sevgilim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!