Kılıç bakışlım, sevdiğim kadın,
Yüzüm düşer yankı etse adın,
Yazık ki sana layık olamadım,
Bu yüzden senden özür dilerim.
Yıllar toprak gibi gömer maziyi,
Belki haklıydım,
Belki de değil,
Önemi yokmuş bunların,
Geç anladım bunu,
Kimdeyse kalem,
O yazarmış,
Yokluğun bir iğne gibi batarken canıma,
Ben acıma yabancıyım, acım bana,
Yıllardır kapısı kilitli şu gönlüme,
Bir seni aldım, pişman değilim.
Öylesi dönerken bana sırtını,
Nefeslerim tükeniyor, hissediyorum,
Bir süre daha hissedeceğim,
Yaşamak yara gibi dururken üstümde,
Ben çok yakında öleceğim.
Hissediyorum, veda edemeyip,
Zengin kalkışı yapacağım.
Saat gecenin dördü,
Herkesin dalında çiçekler açmış,
Ben azraili bekliyorum.
Biliyorum geceler uzun ve kara,
Yine de sabret biraz daha,
Resmedip son kez yüzünü aklıma,
Seni rahat bırakacağım,
Sabaha kadar bekle kardelen,
Sözüm olsun gideceğim.
Doğum sahne, yașam perde,
Bașlar büyüdüğün yerde,
Șu özüm kalınca darda,
Dil döken tüm dostlar sahte.
Bu dünya hazin bir hülya,
Bir nesil çürüttü ömrünü,
Al da git makarnanı, kömürünü,
Bir sandık iki pusula gördü mü...
Sar başa kısır döngü.
Kimse memnun değil halden,
Bu yorgunluk omuzlarımda,
Kıpkırmızı gözlerim,
Solmuș hevesimle ben,
Neden inat ediyorum bu kadar?
Bu yașama așkı neden?
İște sevgilim, kardelen,
Nedir bu karanlık örtü çekilen,
Hayallerim midir yoksa yıkılan?
Bir kurşun gibi bu cana sıkılan,
Aşktan gayrı yaram yok ki be gülüm.
Kastın mı var ki tendeki bu cana,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!