Islıklar çalarak esen
sert dağ rüzgarlarının
yüzümüzü bıçak gibi kestiği yerde
ben hep çocuktum o köyde
hep aynı yaştaydım
siyah beyaz resimlerde
ben hep seni sevdim
sevdim seni
daha kimseler fark etmemişken
ilk okul sıralarından sevdim
sen saçlarını belik belik örerken
Ben sana toprak damlı evlerden
kırık dökük buğulu camlardan baktım
ben seni uzaktan sevdim
dere kenarında açmış
hüzün kokan çiçeklerde kokladım
yaz gecelerinin yıldızı gibi
Yer altında bir avuç inanmış adam
cılız gaz lambaları ışığında
Gazze tünellerinde yüreklerine
özgürlüğün haritasını çizmişlerdi
yer üstünde çocuklar
ölüme gülümserken
Maviliğini. kaybetti gökyüzü
karardı ruhlar
kesildi ormanlar
betona döndü dağlar
gayri saz çalmaz cır cır böcekleri
hiç bir şey avutmaz ağustos ayında
yürekler paslı
yoksulluk diz boyu
zaman
acımasız kurşun gibi
ansızın vurur
şakağındaki beyazlar
bende yakıcı
bir arzu uyandırır
etrafımı saran
sarp kayaları
çıngır çıngır öttüren
yaşama sevincinin
Çürük vicdanlardan
karaborsa aldık
hayatımızın biletini
yarına bıraktık umudumuzu
karaborsa su hava deniz
dağ taş karaborsa
hava buz gibi
deli deli yağıyor kar
ıslık çalarak esiyor rüzgar
dalgalı deniz
gözlerinde derin efkar
kar ışıltısı yüzünün aydınlığı yar
Deli memmed
ne kör ne şaşı
dumanlı dağlar gibi başı
bitmez telaşı
deli memmed
hep efkarlı hep öfkeli
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!