gurban olduğum
gadasını aldığım
geçmez bogazımdan yedigim bir lokma
sen yoksun diye yanımda
ekmek doğrarım
düğürcük çorbasına
hakkını almalı insan
ekini tarladan sofraya
taşıyan eller
kömürü madenden çıkaran bilekler
kaba tahtadan sedye üstünde yatan
ağır yaralı yüreklere sahip gurbetçi işçiler
alişim
gez dolaş usanma
aşkın peşinde
gönlüm alev alev yanmış aşk ateşinde
nevruzlar çiçek açarken karlı dağların döşünde
arzularım hayallerim
özlüyorum
kel dağ eteklerinde
kıraca dönmüş bağlarını
boz yazılarda buğday başaklarını
harman yerlerinde
yorgun öküzlerin çektiği kağnılarını
kesilmiş
talan edilmiş ormanlar
yağmalanmış topraklar
ne keçiler
ne koyunlar otlar
oğul
sök at artık ogul
kalpteki sefil arzuları
peşinden koşmaktan bıkmadınmı artık
dünyalık bir anlık menfaatlerinin zevklerinin
nedir bu dalgınlık
kış geliyor yapraklar sararıyordu
hava kararıyor ömür törpüleniyordu
zenginler kuş tüyü yatakta horul horul uyuyor
yoksullar sobalı kuşkanatlı evlerinde kömür bile bulamıyordu
kış geliyordu soguklar başlıyor hava çirkin yüzünü gösteriyordu
Hepimiz biraz deliyiz
delilik bu desemde inanma
deliliğin tarifi yoktur
aklına düşünce kara sevda
yolu yordamı yoktur
nerden nasıl geleceği belli değil
ırakta çocuklar büyür
bombalar altında çırılçıplak
çöplükten ekmek toplayarak
ırakta çocuklar büyür
gökyüzünden yağarken mermiler
konuşan diller susar
isa’dan önce
isa’dan sonra
anlat,anlat
hep aynı hikaye
hep aynı masal
sınırlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!