sahi koroda kaç ayak koşuluyor
azala güz ala kaç bahar çiğdem
biz bu davarları hangi sudan topladık
eğitimli uz gidimli azar azar Afrika
koç yiğitler hangi hâr’a kalebent
umarı yoktu
Halepine Halepine yürüyorduk
yolda sana rastladım
bir süre durduk köz köze
azıcık soğuma iyi gelirdi cehennem sıcağına
Okula varamam diyordum
Birden
Bir çocuk oturuyor günaydınıma
Giydiriyor sırtıma yeni yeleğimi
Arka ayaklarımı oraya fırlatıyor
Bir ayna uzatıyor önüme
kara bir kahkahayla geceye girerdik
ve kuşlar olurdu
biz
yiv-setlerimizi sabahtan yülürdük
tetiklerimizi boşa alırdık
zifiri karanlık tutabilirdi elimizi ancak
Oraya... mavinin manolya şenliğine
kirpik ucuna
cemrelerde açıp açıp dibime döküldüğüm
dokundum... soyundum
soymuk soymuk azaldım
bir soğuma iklimi
gün gelecek bu kan dolaşımdan kalkacak
ne tıpırtı ne titreşim
ne hareket manyetik
bir özlem ki söze doğru
ateş almaz boş tetik
insanın birinci yüzü
camda yağmur çürüğü.
acının arabı
fotoğrafın bir ömürle durulanan urbası.
ağrı ağırlamanın ehil elleri
bir yaylanın göğsü yorgun düzlüğü.
Dağları yürütsem dağlar üzeri
Deli yâr beni de hatırlar m’ola
Suları kapatsam sular üstüne
Parmağın birine değdirir m’ola
Bin kaba doluşsam minval üzeri
Bir düşün bir göze değdiği yerde
Sen oldun ben oldum evvel ahirde
Hayalin her yeri geziyor sanma
Bir bende gülersin bir selvilerde
Yolumun alnına yazıldı sabır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!