suyu aradım
en ayan soruyu
avuçlarımda yarasa yavrusu
gecenin oksijen bacaları kor kuyu!
indim
yağmur günleri boş geliyor
boş geliyor göğün elleri
suya dirime ve dindirmeye giderken
ayaklarımızın altında
yer yağı patlıyor
hızlıdır yağızdır yavuzdur amma
hey sen!
görme bakma ilişkisi
sen
niçin getirip dayadın bu merdiveni buraya
hem gökyüzüne nasıl çıkılır
sarmaşık yörüngesinden
Eşim Nermin’e
gel bugün seninle bahara gidelim
iğde çiçeğinden inciler döksün gülüşün
tarla kuşlarını kandırıp kanatlarından
neşemizi dağ yeline tayyare yapalım
kollarını topladı göğsünden
gözlerini
derin iççekmelerimden topladı
kavuşulmuş sabahları sabahlarımdan
ödeşilmiş sevda sözlerini
çocuksu, yalpalayan takvimlerini
öfkeyi ne kadar terbiye ettim
bilir misiniz?
her adımda gözümün içine
her voltada yalvar- yakar
bir akıl da bırak diyor anasını satayım
nerede inceyse oradan kopsun
küçüğüm
hadi gel yanıma
gel de koltuğunun altına bir deniz
kirpiğinin üstüne bir fener kondurayım
cebine de çakıl taşları / istersen
tarihi sorarsın arasıra
o gün sanal bir sapakta durdum
güneşin bıyıkları yeni terliyordu
tebessüm kokulu bir imbat vardı havada
kanatları cilvezâr
kuş kovalamaca
beş kulaçta klavye çatılı bir konak
martı mavalı işte
çatılara uçma öğretiyor
dağlara dalga
sen
geldikçe giz uçlarıma
dilimi gel-gitler götürüyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!