ben bunları eski bir türk filminde görmüştüm
delirten bir acıyı tek başıma izlemiştim
jilet kesiği bir soğuktu dışarı çıktığımda
nefesleriyle buz üfleyen köpekler görmüştüm
sonradan oyuna girip ilk önce alınmanın
ne demek olduğunu önceden de biliyordum
Ulaşınca herkes sever seni
ben ulaşamayınca da sevdim
yıldız tozu gibiyken sen
ya da kaf dağı çiçeği
olsun dedim ne yapayım
yatıp en erken uykulara
Aklından bir katedral tut beni bahçesine gömsünler
Dilini bilmediğim zangoç dışından Fatiha okusun
Sevgilim insan bazen yalan söylemeye bile üşenir
Çocuklar geçer yanından dönüp bakası gelmez
Zaman olur iki kişinin inandığı yalan bile
Bir bakarsın yalan olmaz gerçeğin kralı olur
Kurduğunuz hayaller kadar büyüksünüz diye bir laf etmiş adamın biri. Cinsellik ve seyahat içerikli bir kelimeyle yanıt vermek istiyorum kendisine. Siktir ordan..
Hayal kurmak güzeldir tabi. Ama çocukken. Zaten büyümek denen şey de hayat tarafından, kurduğun hayallerin neden gerçekleşemeyeceğine ikna edilme sürecin değil mi? İkna olmamıyor musun? Ee, yersen artık..
İlkokuldayken bir tane sihirbaz gelmişti okula. İkinci sınıftaydım galiba. Böyle şapkadan tavşan çıkaran eski zaman illüzyonistlerinden. Yarım saat kadar gösteri yaptı bize. Ama o yarım saat çocuk ömrümün en uzun yarım saatiydi. Aklımı oynattım. Kelimenin tam anlamıyla aklımı oynattım. Yaptığı şey büyü değildi, el çabukluğuydu tabi ama büyülenmiştim işte. O an karar verdim ileride ne olacağıma. Eve gider gitmez babama anlattım gördüklerimi. Babaa dedim, ben sihirbaz olacağım.. Yirmi dakika kadar güldü. Ben hiç gülmedim. Daha sonra da kimseye bahsetmedim bundan..
Sonra ortaokulda Star Wars'ı izledim. Yeni bir aşk doğdu hemen. Bu sefer hayallerimin mesleğini bulmuştum, Jedi Şövalyesi olacaktım. Obi Van Kenobi'nin çırağı olmam lazımdı. Bu kez babama hiçbir şey anlatmadım, galiba biraz büyümüştüm. Kendi kendime eski florasanlardan ışın kılıcı yapıp, nesneleri düşünce gücümle hareket ettirmeye çalıştım günlerce. Ama hiçbir cismi hareket ettiremedim, bütün florasanlar da ilk vuruşta kırıldı.. Anladım ki Jedi de olamayacaktım, öyle bir meslek yoktu, en azından bizim ülkemizde yoktu. O andan sonra mesleki hayaller kurmaktan vazgeçtim. Puanımın tuttuğu yeri okuyup ilk mesleki ihtimal olan öğretmenliğe başlayıverdim. Eğer su ürünleri fakültesini falan kazansaydım o işi de aynı heyecanla yapardım, çok da farketmezdi artık..
Şimdi tek bir şey söyle, sonsuza kadar susalım
Şimdi bütün imkanlar ayağımıza serilsin
Şimdi sen uzaksın ya, kilometreler var arada
Şimdi bir mucize yarat her şey lehimize gelişsin
Şimdi alkollüyüm biraz saçmalıyor olabilirim
Şimdi seni seviyorum, gerisini idare et
Sincan'dayken ben bu akşam tren sürat giderken
aklıma takılan şeyler var ve yanımda kimse yok
yol kenarındaki çiçekler kimsenin umurunda değil
ya herkes çok yavşak ya tren çok hızlı
bulut var en tepede başka bir şey başka mavi
ben gördüm evet ben bir tek başka hiç kimse görmedi..
..sen farketmiştin zaten daha ilk konuşmamızda benim hiç zeki biri olmadığımı değil mi? Böyle şeyler saklanmıyor malesef. Ben ne kadar tersiymiş gibi davransam da kafası çalışmayan şapşalın tekiyim itiraf ediyorum artık. Ama yine de insanların özürleriyle dalga geçip eğlenmek hoş değil. Yani şeye benziyor bu. Hani deliler olur ya mahallelerde. Sokaklarda falan yatıp kalkarlar, bildiğin deli işte. ve çocuklar o zavallı adamlara yapmadıklarını bırakmazlar. Taşlarlar, kovalarlar, küfür edip dalga geçerler. Aslında bundan o çocukların kötü oldukları anlamı çıkmaz. Bu onların eğlence anlayışıdır ve yaptıklarının kötü olduğunu da düşünmezler. Düşünseler zaten yapmazlar öyle şeyler. Yani niyetleri kötü değildir.. Ama işte hiçbir iyi niyet de yapılan fenalığı ortadan kaldırmaz. Neyse işte başa dönmem gerekirse insanların saflıklarıyla, zaaflarıyla hatta zaman zaman özürlülük derecesine ulaşan zekasızlıklarıyla eğlenmek gerçekten de eğlenceli olabilir. Ama hiç adil olmadığı kesin. Ve çok acımasızca olduğu da. Bence yapmamak lazım.. Yapmasan olmaz mı? Hadi işine bak artık, gösteri bitti..
Siz bilmezsiniz ben bilirim ne çok şeydiniz orada elinizi ilk tuttuğumda dünya değişmişti işte göğün gözü açıldı o zaman siz öyle bir sarıldınız ki sonra bana ben sarılmak neymiş orada öğrendim içine sığamayacağım yerleri dolaşasım geldi sizinle İstanbul olmuştuk sanki her şeyin maketini yapardık bıraksaydınız bir güç gelmişti bana bir kuvvet sevilmeyen ne kadar çocuk varsa severdim gidilmeyen her yere giderdim şehrin bütün dilencileriyle paylaşasım oldu birden cebimdeki paraları tuhaf bir insanseverlik çöktü üstüme sanki gülmek ilk defa yakıştı o zaman bana orada elinizi ilk defa tuttuğumda siz öyle çok şey oldunuz ki siz bilmezsiniz kimse bilmez ben bilirim sanki yaralı aklım gideceği ülkeyi bulmuştu bu kez öyle sanmıştım bildiğim her şeyi anlatayım istedim size okuduğum bütün kitaplardan bahsedeyim sevdiğim yaşadığım ne varsa haberiniz olsun bütün numaralarımı bir çırpıda sergileyeyim öyle etkileyeyimki sizi bırakmayın elimi utanmayı aklıma getirmedim insan zaman eşya umrumda değildi orada bir siz vardınız bir ben keşkelerin tamamı tedavülden kalkmıştı etrafımız delirmişti tartıcı çocuk sarhoş olmuştu güvercinler aptallaşmıştı ben ömrüm boyunca büyüye meyleden ben ilk defa büyü yapabilmiştim ben sizinle o kadar güzel olmuştum ki siz de ancak bu kadar güzel olurdunuz zaman bile çıldırdı orada ben sizin elinizi tuttuğumda dünya ellerimizden ibaretti avucumuzun içine almıştık onu gökyüzüydü yeryüzüydü o kadar ufalmışlardı ki... Çay içtik sonra siz geçer sandınız geçmedi bakın -sen-din siz oldunuz sonra ama siz bilmezsiniz ben bilirim işte elim şimdi yarım kalmış inşaat...
-Canım sıkkın be oğlum
-Niye lan?
-Bilmiyorum ki ya. Bir şeyler eksik sanki. Sığamıyorum hiçbir yere. Böyle içimin en derininde nedenini bilmediğim bir huzursuzluk var.
-İbne mi oldun oğlum sen?
-Siktir git oğlum ya ne alakası var?
-Ne bileyim lan baksana entel entel konuşuyon.
*Gürkan abim aramıyor beni epeydir. Unuttu demek değildir bu değil mi? Arasa ona derdim ki, abi çok özledim be, ama gelme diyor bana. Nasıl yapalım?
*Sonsuzluğu dolaşırken, sensizliğe alışırken diye bir şarkı dinledim demin İbrahim Erkal’ınmış. Çok nihilist lan bi dinleyin hele..
*Annem eve erken gelmemden umudu kesti iyice, oğlum bari sabah kalkınca yukarı çık yüzünü görelim diyor yazık. Allah …kimseye benim gibi evlat vermesin. Amin..
*O şimdi uyuyor. Haksızlık. Büyüyüp muhtar olunca herkesin aynı saatte uyuyup uyanmasını emretcem ilk iş..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!