114.
Çok şey gördüm çok duydum çok okudum çok yeter
ağrıyan yerlerime iyi gelmez hiçbiri
gel sen sigaranı diz kapağımda söndür
serp külünü kuytuma grilere bulanayım
ruhum kraliçesi pavyona düşmüş arı kovanı
115.
Mangaldaki köze gömülüp çıkartılan patlıcan bir poşete koyulup hava almayacak şekilde iki dakika kadar bekletilirse kolayca soyulur. Binboa Satsuma ılık Red Bull'la içildiğinde bir halta yaramaz. Krematoryumların tabanları fayanslarla döşeliymiş temiz görünsünler diye. Nabokov ve Soljenstin ve Grossman ve Pasternak'ın ortak noktaları nedir bilir misiniz? Bilmiyor musunuz? Ben biliyorum. Başka.. Başka bir sürü şey daha biliyorum. Hayatımı bilinebilecek her şeyi bilmeye adadım ben. Olur da günün birinde birileri bana bir şey sorar ben de pat diye cevap verir böylece bir işe yaramış olurum umuduyla ilaç prospektüslerine,nizamiye talimatnamelerine, buruşturulup fırlatılmış gazete kağıtlarına, ev aletleri kullanma kılavuzlarına, solaryum broşürlerine, el ilanlarına, duvar yazılarına, romanlara, ansiklopedilere, biyografilere, masal kitaplarına, gezi kitaplarına, yemek kitaplarına iştahla saldırdım.. Amazonlardaki bitki örtüsünden ve 17. yy. saray mutfağından ve Gütenberg'in bastığı ilk on kitaptan ve Rugby'nin kaç kişiyle oynandığından haberdarım. Kısıtlı malzemeyle nasıl bomba yapılır, çivi ne zamandan beri kullanılmaya başlamıştır, Buckhingam sarayının kaç odası vardır sorun hemen cevap verebilirim. Evet evet her boku bilen adam diye bir şey varsa işte o benim.. Ama tüm bunlarla uğraşırken bir şeye zaman bulamadım. İnsanlarla nasıl anlaşılır, insanlar birbirlerini nasıl idare edebilirler bir türlü öğrenemedim. Bildiklerim beni potansiyel bir bilgi yarışması telefon jokeri haline getirdi. Oysa ben bilinmeyen sorularda akla gelen adam olmak yerine okeye dördüncü olarak çağrılan adam olmayı ya da rakı masasına muhabbet için çağrılmayı isterdim. İnsanları çok ihmal ettim. Neyse ya şımarmayın sevgili insanlar olan olmuş bundan sonra hibir şey değişmez elbette. Bunu sonuna kadar okuduysanız eğer süratle unutun, çünkü yarın bana bu yazdıklarımdan bahsedip yaklaşmaya çalışan olursa aranızda sopayla kovalayabilirim. Şimdi sessizce dağılın..
116.
Bahar gelmiş bak gülesim geliyor durmadan
çiçekler açmış falan hepsine gülesim geliyor
çınarın altında kadın oturmuş kanaviçe işliyor
kanaviçe ne bilmiyorum soruyorum kadın söylüyor
117.
Sigarayı doğduğumdan beri fark edip (babam sağ olsun) orta okulda içime çekmeden içer gibi yapıp, lisede ciddi ciddi içmeye lise sonunda da paket taşımaya başladım. Kaba bir hesapla yirmi yıldır düzenli olarak yaptığım tek şeyin sigara içmek olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Başka hiçbir şeyde sigara içtiğim kadar istikrarlı olamadım. Yirmi yıldır neredeyse her sabah güne sigarayla başladım. Evden sokağa her adım atışımda mütemadiyen iliştirdim kendisini iki dudağımın arasına. Hayatımın büyük kısmı bocalamalarla ne yapacağımı bilememelerle geçti benim. Bocalamadığım ve şaşmaz bir kararlılıkla yerine getirdiğim tek ritülelim oldu benim sigara içmek. Anahtarımı, cüzdanımı, kimliğimi hatta zaman zaman kendimi bile yanıma almadan sokağa çıkmalarım olmuştur sıklıkla. Ama sigarasız, asla.. Olsa olsa paket bitmiştir ve bakkala sigara almaya gidiyorumdur. Canım sıkkınken, mutluyken, hiçbir şeyken.. Her türlü ruh halime eşlik eden tek varlık sigara oldu. Yavaş yavaş öldürüyor olması dışında da hiçbir zararını görmedim.. Kendi kendime ilan ettiğim 4 Nisan Dünya Sigara günümü kutlayıp keyifle bir sigara yakmanın haklı gururunu yaşıyorum canım insanlar...
118.
Kalktı. Kalkmasa da olurdu. Yatağından yirmi gün bile çıkmasa ailesinden başka kimse fark etmezdi. Başka kimse için fark etmezdi. Yokluğuyla herhangi bir fark yaratamayacak kadar şeffaftı sanki. Kitaplığına doğru yürüdü. Yabancı'ya uzandı eli, sonra Dönüşüm'e. Gülümseyerek vazgeçti. Tekrar yattı. Yatmasa da olurdu. Yatağına yirmi gün bile uğramasa ailesi dahil kimse fark etmezdi. Farkındaydı olup biten her şeyin. Gülümsemekten vazgeçti. Geçti..
119.
Önyargılarınıza sahip çıkın. Bir önyargının tamamen yerleşebilmesi için bazen yıllarca beklemeniz gerekebilir. Lüzumsuz empati çabalarına girip, saçma sapan kişisel gelişim kitaplarından araklama anlayış, sevgi, pozitif bakış vs. zırvalarına kanarak güzelim önyargılarınızı harcamayın.. Önyargı tedbir demektir, sıkı sıkı sarıldığınız önyargılarınızın sizi lüzumsuz insanlarla haşır neşir olma derdinden kurtarabileceğini unutmayın..
12.
Kimseyle konuşmuyorum. Böyle daha iyi oluyor sanki. Bir anlamı olduğundan değil. Konuşamadığımdan da değil. Canım istemiyor sadece. Aslında canım isterse bir saksı bitkisiyle hava durumu hakkında bile konuşabilirim. Ama hiç canım istemiyor işte. Sahiden de hiçbir şey söylemeden susarsam ne demek istediğim anlaşılabilir mi ki?
120.
Çıldırmış sıcak yüzünden erimek üzere olan bir asfalta yapışıp kalan sakız eriyiği gibi hissedersin bazen kendini. Babasının sünnet düğününe katılmak zorunda kalan ergen çaresizliğiyle boş boş bakarsın sağa sola. İmkanlar etrafında fır döner aslında ama sen kıçını bile kaldırmaya üşenirsin. Böyle anlarda zaman geçmez, anlar ve anlar vardır ve anların arasında anlamsız boşluklar.. Anlatmak istersin, kimseler anlamaz..
121.
Aldırma aldırmadığıma, ağladıklarıma say
Say ki olmamıştık hiç olup bitenler hep yalan
Su akar, yaprak çürür ve biz hep yalan söyleriz
Bir kaç yalan birleşirse ancak bir doğrunun hakkından gelir..
122.
ağır ağır karışırken
gündüzle gece birbirine
kavak ağacıyla selviyi
birbirinden ayıramayacak kadar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!