erimeliydi kalbimiz kaybetmişliğin şiddetinden
çılgına çevirmeliydi ruhumuzu bu derin buhran
doğrulmalıydık kükreyerek oynamalıydı yer yerinden
güneş doğmalıydı yurduma her bir ufuktan
şu şanlı tarihinin reddine mizanlar şaşar
aynalar aksiyle suratıma tükürür
içimden suallerime yollar yürür
görevimiz alnımıza vurulmuş damga
böyle masum görüp bizi aldanma
her nefesimizde kaybolur yıkılır yarınlar
son sözlerimi söyledim sana dair
bavulumda birkaç resmin ve kokun
karanlık yarınlarına dalıp giderken şair
hadi gülümse gözyaşlarında ben yokum
uhdem de saklı mutluluk aklıma düşüp
sen sonbaharıydın mutluluğumun
sen en güzeldin bu gözlerin göreceği
çamurlu paçalarla ardından koştuğum
sen sevimsiz bozkurların nadide çiçeği
sulietinle donanıyordu sap sarı odalar
bir kapı ardında bekleyen sevgilim
ne olur bekleme dönmeyeceğim
akşamları koynuna alır yalnızlığım
bir kan olup cellada döneceğim
hadi şimdi ağlama hadi sil gözyaşını
güneşinde yağmur rüzgarında yaprak
kirazında çiçek şimdi yurdumda olmak
ılık meltemlerde yürürken güzün
çocuksu bir yüze düşer ya hüzün
nihayetine gelindiği andır sözün
Hayal etmemiştim ben hiç
gözlerine sevda ile bakmayı
ya da saçlarında ellerimi
ne bir akşam ne bir sabah
gülüşünün bana özel oluşunu
sen bir akşam üstü hüznüydün
sessizce kayarken ellerimden
ancak bu kadar soğuk olabilirdi vedan
bu ölümdü sonsuz ayrılıktı senden
oysa sen daha küçücüktün
insanlık şekil ruhsuz bir mumya
taze kalpte mermi üç günlük dünya
salınır yurdumun balkonlarında mahçup
boynu bükük masum iki sardunya
sessiz odalar perdesiz pencere
yalnızlığa terkedilmiş kutlu sokak
gidenler gittiler bilemem hangi yere
bilemem buldularmı kutludan mutlu sokak
hiç bir teselli düşmüyor fikrime
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!