çıldıracağım bu sıcaktan
kaçıracağım kalan aklımı
gölgeni ver çatı
beynim serinde kalsın
düşünmeliyim
ben aşkın
bir fısıltı
bir soluk
koku
tutkuyla sarılacağım
bir ilk karşılaşma kaosu
acı bahçemin ayrık otlarıyla
mazaret çok
durgunken
kaymalarına yıldızların
sakıncalı mıydık ki
elin ürkek
‘’ İnsanların tatlıyla beslendiği yeter; bundan mideleri bile bozuldu.
Biraz acı ilaç, katı gerçekler gerek onlara.’’ Lermontov*
ıslık tiryakisi aldırmaz zamanın fısıltısına
yangın çıksa ne olur sanki ada vapurunda
salgınmış hastalıklar ne yani kimseye yanaşılmayacak mı
kalbim boşalırken bahçene
gördüm ki bahçen yolcu
geldiği yere dönen tren
makas değiştirerek
geçer bir acıdan bir acıya
yükseldikce ses
alçalıyor gökyüzü
gölgemiz peşimizde
bizim olan anlamaya çalışıyor bizi
dipsiz kuyu mu arıyorsun diyorum sana
törpüllenmiş çocukluğumun
tercümesini yapıp
yeşil tabiat yutulmamışken
dün gece öldürmüşlerdi
pabuçlarım ayağımda
bit pazarına gömmüşlerdi
bir küskünden bir küskün daha doğar
biriktirdiğimiz kara bir kıştır
zulüm dudaklarımızda
resmidir ellerimiz telâşın
emsallerimizle kopmuş hayallerimiz
I
kaç
kaç renk var sende böyle
siyah beyazdan da vazgeçtik
dünden bugüne
hakikat tasarımcısıdır
tragedyasının ilk tümcesini
yazacak geceye hemen
şaşkınlığının büyüsüyle
istediği bir harf bile olamamış
hatırlanamamış kimliğini
siirlerinizi okumaya yeni basladim; ama gercekten cok mutevazisiniz :))) bunlar gercekten cok guzel siirler :))) sizin dediginiz gibi degil yani...
artik ben de takipciniz olacagim :)))
fanclub'a alin beni :)))