oturdum acımın eşiğine
yapayalnız
seyrelerek bitişikliğim
uzaklarda da olsa beni tanımayan
ne çıkar yaşanmamış aşklardan
niyedir bilmem uğultu
nice alevden sonra
sönsün mü ateş
soğusun mu yanardağ
varsın yoksun olsun yazgıdan
yaşanan yaşanacak olan
düşmek istemez kimse
kimsenin diline
yine de hata
bilinmeyen hayatlara karşı
davulcunun hafif dokunuşudur
patlamış davula
sen beyaz yağmurlarda ıslandın
çarşın oldum bir ara
gelir giderdin bana
bağırırdın saltanatınla
aşk yaşamadan düştün oktavın yüksekti
o denli çok konuştum ki
resmi araştırmalara konu olmadım belki
ne ki oldum
sesimle
dilimle
beyhude
elinden acı okunuyor
hiç mi gül devşirmemiş
devşirilememiş mi yoksa
yüzü bir biçimde
hiç mi sevinç yaşamamış
gözleri sonbahar yaprağı
beni kim getirdi
çıraklığımdan alıp buraya
kardım bir leğende geçmişi
bir de baktım ki kala kala
bir arpa boyu telaş kalmış bana
herkes kendi kalbini seçer
seçerken aşkla yoğrulacağı birini
acılarımın özetini bıraktım bir dağ başına
gözlerime iyiden iyiye battı düşlerim
şikâyetim bir an önce kotarmak bir ezgiyi
yavaş sür atını
demir yolunda dur
geçsin geceyi çizen tren
bölsün yüzünü
o zaman anlarsın
haritaların eksikliğini
hâlâ mı sevilmedin çıngıraklı kız seni
kimse çıkmadı mı daha
ayıp ayıp
çok ayıp onlara
kül gibi dökülmeliydiler önüne
demek ki bilememişler kadrini
siirlerinizi okumaya yeni basladim; ama gercekten cok mutevazisiniz :))) bunlar gercekten cok guzel siirler :))) sizin dediginiz gibi degil yani...
artik ben de takipciniz olacagim :)))
fanclub'a alin beni :)))