rivayet değildir
yağmuroğullarından gelir
köküm
su
belki de hikâyemdir
belki değil
sana uyandım
bir başka uyanmak sana
sana geliyorum sana
bir başka geliyorum
çağrılara kulak verdim ben
sen olman için sana ne olmalı
ne yapmalı
saçlarını mı yolmalı
gözüne çapak mı kaçmalı
seni şıpsevdi seni
tembelliğin tadını almışsanız
sevmemekten yana
size ne anlatayım
tomurcuk açan yüreğe
desem su ol olamazsınız
bir cenaze töreniyle
sen söyle
vals mi yapalım tango mu
ne içinden geçerse
çürüyen meyveye benzemesin
duruşumuz
masalın tekdüze başlangıcı
çarpım cetveli ki
bir üçgenin iç acıları
iki var üç yokmuş
tellâl deve iken
sözcükler dizildi tek tek
kimselerin uğramadığı yerlerime
uğradılar nereye gidecekleri belirsiz
bıraktım dökülsünler
dökülecekleri yere
sıkıntı
o sanırım benim akrabam
uzaklarda yaşayıp arada ortaya çıkan
sesimde üzünç verici tonlar
sonsuzluk kim ki
eskime kuşku ekleyecek
yapayalnızım nice unutuşlar içinde
son kuşlardır zamanı karıştıran
dokundum suya
su morardı
benim gereksiz pazar günlerim
bütün soyunu inkâr eden
sus
her günün kendi zamanı vardır
siirlerinizi okumaya yeni basladim; ama gercekten cok mutevazisiniz :))) bunlar gercekten cok guzel siirler :))) sizin dediginiz gibi degil yani...
artik ben de takipciniz olacagim :)))
fanclub'a alin beni :)))