gün doğmadan yanaşırdı servis
tütün kokularına boğmak için kadınları
tek tek toplardı her zamanki yerlerinden
ardından hayata dair şarkılar tınlardı
cızırtılı bir edayla o üç yüz ikiden*
Yağmur; usulca süzülüyor bedeninden
En kuytu köşelerinden geçiyor
El değmemiş saf ve masum sevmelerinden
Yağmur; düşüyor toprağa
Kokun dağılıyor tüm çiçeklere
neye benzerdi nokta,
yuvarlak olmasaydı
kalemin ucu
ya da
uçurumlara konmasaydı.
yağmurda ölen
militan duygulara adanmış
bir türküdür bu
sormayın ama
hangi duygu?
kovulduk
biz yemediğimiz
halde
o yasaklı elmayı
o yüzden bize sadece
sakın kanıp
gitmeyesin
gökyüzünün şaşaalı
reklam panolarına
zamanla
kayıp gidiyor çünkü
ben, bir açtım koynumu
fışkırdı yıldızlar
kiminin rengi mavi,
kiminin pembe
kimininse yemyeşil...
rengarenk olması
kimileri görür de görmezden gelir beni
kimileri uğrar da konaklamaz bende
çok bilir kimileri azaltırlar beni
oysa, karış karış yayıldım dünyaya
kim bilir?
seni sevdiğimi.
yağmurdan sonra gelen hüzün gibisin
tıpkı yüzüm gibi
yakınlaştıkça uçurumlaşan
bir gerçeği bin hayale satan
tek kanatlı umudum gibisin, yağmurdan sonra gelen.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!