bağlayıp gözlerini bir küfür ağırlığına
bırakıp gittin,
“Kaplumbağa Terbiyecisi’ne” mum alevlerini.
baktıkça bakıyor, bakıyor…
yanıyordum…
yangın büyüyor,
dur!
basma oraya
az önce kırıldı
yüreğim,
batmasın
‘sev’ ler ayağına
paslı bir ranzanın demirlerine
tırnakla kazınmış, özgürlük
soğuk ve acımasız bir yüz ifadesiyle duran
duvarlara perçinlenmiş adeta
her yanım,
her yanım özgürlüktü oysa
Nöbet tutuyordu
bir mezar taşı,
mezarın başında
üstüne yazılan
birkaç satır yazıyla.
en çok kar yağınca severdim gecekondu çatılarını
görünmezdi çünkü kırık kiremitleri
ama yine de bilirdim ben
gecekonduların içine içine ağladığını
en çok kar yağınca severdim ağaçları,
gidersen;
sular altında kalır kirpiklerim
yalnızlık,
benimle daha da kalabalıklaşır…
benimle düşer,
benimle kalkar
mum,
aşıktı ateşe
ne zaman sarılıp kucaklaşsalar
mum,
çıldırırdı sevinçten
başlardı
bitti…
bitmez sandığım her şey…
önce gözlerimiz koptu,
dilek tutup saldığımız yıldızdan
sonra ellerimiz…
yine aktı zaman…
ne zaman dansa kaldırsa,
ayrılık…
yanaklarımız okyanus maviliğine,
dudaklarımız sıkı sıkıya kapatılmış,
anlık bir
es verince hayata
tez olarak geçti
tıp kitaplarına
2007 Burdur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!