Malatya’dan bir çocuk geldi
Üstü biraz eski
Ellerini nereye koyacağını bilmez halde
Adı Akif miydi ne
Kelimeleri kırık dökük şiveli
...Bir o kadarda yutuyor cümlelerini anlaşılmayacağının korkusuyla
Malatya garına gidiyorum
elimde kitap
dudağımda çayım
raylarda çocukluğumu yakalamaya
olmasada olur
biraz nostalji gerek bazen
Bir ömür giden treni beklemek
Koşmak, birkaç yolculuğa ayrılan raylarda.
Her istasyon gelmeyecek yolcuya durak
Raylar yağıyor uykularıma.
Kırmızı başlıklı şose yolları
Büyücüler yiyor, dört tekerlekli.
Otobanların sevda düşmemiş adımları
Hız limitini aşıyor
Can pazarı renginde.
Eski bir tambur sesidir İstanbul sokakları,
Her sokak başında,ayağı bağlı bir yürek.
Neyzenin Ney’inde çalar hikâyesini.
Hicran sokaklarında sayfalar açılır,
Ağalar beyler sıraya dizilir.
Uşaklığa karşı olmak deliliktir.
Bir varmış bir yokmuş
Ülkenin birinde bir tavukçu varmış.
Kanunlar onun için değişir
Sit alanlarına villalar yaptırırmış.
Defterdar babası işinde çok ehil
Milletin vergi diye boğazına sıkarmış.
Kentimin iki yakası aynalara yağıyor
Çizgilerim gökdelen olmuş
Mutluluklarım çukur
Emekçi bakışlarım inşaattan yorgun düşmüş
Gri yürekli sarhoş kentte
Parçalanır ağlayınca sokakların izi
Tuzu döver denizin dalgaları
Boşluklar kuru bir ot yığını bırakır
Işığı alınır hayatın
Ölü bir kenttir bekçisiyse taşlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!