On bir kırmızı gül sepetim
Yapraklarınız intihar ederken sonbaharda
Dikenleriniz gerdanlık gibi
Eksikliğine batıyor
Aşığız biz
İçimdeki seninle
Oyuncak bebeğim
Bana kelebekler ülkesinden
Uçan ölümler getirir mi sin
Bir günlük boyalı aşk yığını, masaldan
Oyuncakların ağlıyor çocuk
Yağmur yıkıyor ayakkabılarını, annenin yerine
Beş yıldızlı bir hüzün otelinde konaklıyorsun
Çalıyor kapını eskici kuşlar
Çok eskilerden oyuncaklar getiriyor
Güvertesini açıyor gözlerin
oyun ise
meyve oyun sahnesi ise
izleyicisi var
düşme oyununda
kış soğuğudur
olgunlaşma oyunu
Oyunları yaşadık
Kırmızı ten geçirilmiş bedenlerin üstünde
Tiyatro sahnesiydi büyük projelerin olduğu
Yayımlanmamış eserler korkuyu beklerdi annelerinin içinde
Henüz bıçak damlamamıştı doğmamış bedenlerine
En iyi erkek oyuncu övgüye değer Oscar almıştı denizaşırı
Kürdili hicazkar faslıdır hayat
Yavaş yavaş hüzünlü adımlarla çıkılır bu merdivenden
Ateşe benzer küldendir içindeki yaşamlar
Gölge oyunu gibi aynada yansıyan
Bastona dayanan umutlar
İçi boş çıkan mektuplar
farzet bir on dört şubat günü
sabah vakti kapın çaldı
eski zamanlardan bir kart
postacının elinde
sevgimi yazıyor
şiirlerimle
onunla
kendi yarattığım bir sevdaya tutuldum
ben ona yabani
o bana ulaşılmaz
oysa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!