Selam verdim, gittim oturdum bir sandalyeye
Biri hoş geldin dedi, kalktı geldi yanıma
Çay içtik kahve içtik, başladık bir sohbete,
Bir baktım herkes gelmiş, yazık oldu parama.
Fakir neyse’ de, zengin’ de vardı içlerinde
Birine
Selam verdim, oturdum karşısına
Daha oturur oturmaz bana!
Yaşım dedi, seksen.
Bir görecektin onu, bana yaşını söylerken
Ağzı kulaklarına değer gibiydi derken.
Karşı dur
Hırsız mı gördün kaçma korkma
Karşı dur
Haram mı yiyorlar zehir zıkkım olsun de karşı dur
Ve eleştirmekten korkma!
Rahat olurdur için.
Korku.
Gelecek kaygısıdır.
Korku!
Çoluk çocuğun işidir aşıdır.
Korku.
Vatan, aşkıdır.
Pamuk ipliğine bağlanmış yüreğim
Ansızın hoh deseler,
Kopuverecek gibi ortasından
Ve!
Zavallı kalbim
Duruverecek gibi sanki hoh sesinden
Gamla doldu, yüreğimin yarısı
Bitmez daha, yüreğimden sancısı
İnim, inim inletir’ de sızısı
Ölüm ilen, korkuturdur şu beni.
Kader ilen yaşadığım hayatta
Kör talihim sen beni dağdan dağa gezdirdin
Yoruldum bir gün bile halim ne hiç sormadın
Bense gezmekten bıkkın dolaşıp duruyorken,
Sonunda hasta oldum, küstüm dağlara taşa.
Kör talihim gel yapma yazık etme sen bana,
Ağaca yaslanmış, köyün çobanı
Elinde bir kaval, çalar durmadan
Sesinden çınlar’ da, geyik dağları,
O dağlar ses verir, ona karşıdan.
Gönlünü kaptırmış, yürük kızına
Kül yığını kalbimde
Sen ne bulmaya çalışırsın, anlamadım.
Kor ararsan arama.
Deşeleme boş yere, kalbimde bir tek zerre bile kor bulamazsın.
Yanacak kor kalmadı içimde.
Kül yığını kalbimde, aşkla yanamazsın.
Kurumuş bir dal gibi şu hazan mevsiminde
Şimdi ben bekliyorum, bir rüzgâr çıksın diye
Hüzünlü mevsim gibi sarardım soldum gayrı,
Şimdi ben bekliyorum bir rüzgâr çıksın diye.
Yeşermez bir dal iken ne bahar ne yazımda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!