Gördüm bu sabahtan seni bir yerde giderken
Gül koncası sandım seni, kimsin güzelim sen.
Al pembe giyinmiş seni gördüm’ de yolunda,
Gül koncası sandım seni, kimsin güzelim sen.
Gözlerimde yaş
Kırıldı yine, burnumun direği.
Aklıma geldi’ de, yetim kalan bağ bahçemiz.
Ve!
Hüzünlendim.
Kırıldı bu yüzden, burnumun direği.
Yorulmuştum gezerken
Saatlerdir gezdiğim, şehrin sokaklarında.
Baktım, bir park var.
Oturdum parktaki bir banka, bir nisan akşamına doğru
Dinlenmeye başladım yalnız başıma.
Güneş ışınlarının ağaçların sık dalları arasından sızıp geldiği bir sırada.
İşte!
Mavi diye ben buna derim.
Mavi denen mavi, böyle olmalı.
Parlamalı.
Berrak olmalı.
Güneş vurdu’ mu, dağlara,
Neler geçti neler;
Şu pamuğu yanık belalı başımdan
Faydasız sefa mı sürmedim!
Ve acı veren dert çektiren günlerden’ mi görmedim,
Kimler bıkmadı kimler, gözyaşlarımdan,
Sel gibi akarken günler aylar yıllar,
Mehmet’im
Şu benim sayfamdaki resmin var ya!
İşte bu resmin seninle olan günlere aldı götürdü beni.
Hem düşünürüm, hem’ de derim içimden,
Seni yanına alıp götüren senden önce alsaydı beni.
Oysa bilirim ben istesem’ de takdir Allah’ın.
Tatlı, tatlı esip duran meltem yeli.
Sen ne kadar esersen es,
Yine de fayda etmiyorsun, can sıkıntıma.
Görmüyor ‘musun olanları,
Ulu orta olup bitenler, dokunuyor kanıma.
Çocuk iken attılar beni de bir gurbete,
Gurbetin her bir derdi bir deliye çevirdi.
Garip gibi beklerim şu gurbetin yerinde,
Ağlatırdır şu beni, memleketin hasreti.
Gökyüzünün mavisi, bahçelerin yeşili,
Hazan geldi oturdu.
Terörden.
Memleketimin, köylerine şehirlerine
Dağlar ağlar, taşlar ağlar, yakılan ağıtlardan
Geçilmiyor yollar, göç edenlerden.
Gözyaşları sel olmuş, akmakta yollardan.
Sıcaklar başladı
Ve!
Sıcaklarla beraber Mennez kokusu geldi, burnuma.
Bağ evimizin sekisini sıvayan anamın hayali var karşımda.
Gelmiş geçmiş yılları, düşünüyorum.
Karşımda, ellerinde beyaz çamurla bana bakarken.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!