Yıldızlar karanlığa sızmış pırıltılardır
Gecenin kalbine saplanan
Kuytularında derin bir nefestir evrenin
Milyarlarca yıl uzaktan
Kutsal bir aydınlığın
Çağları aşarak gelen sesidir
Yine sen unutulmayan
Sabah güneşiyle parlayan
Gözkapaklarıma inen ağırlık
Yüreğimde ki tatlı sızı
Damarlarımda uçuşan kelebek
Nesin sen yine sen
Bir türlü ulaşamadık mutlara
Umutlarımızı taşıdık avuçlarımızda
Sevdalarımızı gönlümüzde
Hayaller kurduk geleceğe
Binbir çeşit hesaplar peşinde
Tükettik arzularımızı
Dün okudum gazetelerden
Vahşeti,
Terörist sanmışlar iki bebeği
Yaşları biri bir,biri iki.
Onlar bebektiler,çocuk bile değil
Neden ve niçin öldürüldüler
Senin acılarını
Sessiz iç çekişlerini bilirim
Bayramlık gülüşlerini de,
Bazen aldığın nefes bile boğar seni
Büyücüler iş başında
Tütsüleri rüzgârın haşin soluğunda
Sen uçuk aşkların perdahsız yüzü
Hareli yüreğimin gizli bölmesi
Köpüren duygularımın yalnızlığı
Eksilmiyor karakol duvarları güneşinden
Yoksul gölgelerden karanlığa sızan
Bulutların ardından emilen mehtap
Bütün gemilerimi gözlerine demirledim
Fersah fersah derinlere
Yüreğine diktim sevdamın bayrağını
Sevgiyle mühürledim sayfalarını
Dönüşüm yok
Sen sahillerime yanaşan bir gemiydin
Tek bir yürek gibiydik
Aşkın ana rahminde
Oysa iki yabancıydık lohusa gecelerde
Sarkaçlı bir saat gibi vurdun yüreğime
Doğum saatinde
Birimiz güneş birimiz yakamozduk
Gitme
Ellerimi bırakma
Uçarsın bir yaprak gibi tutamam ellerinden
Hoyrat rüzgârlar eser gönlüne meçhule gidersin
Gitme
Ellerde tükenirsin
Yeşil gözlü bir kız oturmuş sahile
Ayakları deniz,saçları orman
Eteklerinde bir yığın mesken
Sevda çeker nefesiniz nefesinden
Soğuk poyraz vurgunu gözlerinde nem
Kıskanç bir denizin haşin dalgaları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!