Suladık buğdayı acı kanlı sulu,
Yedirdik içirdik bu hain soyu.
Eyalet istiyormuş, hainin huyu.
Sıkın kafasını susturun şunu.
Oyun gözünü, karanlık görsün.
Ey Türk anası, yiğit babası
Yetiştirdiğin tomurcuk gülleri
Koparıp atıyorlar gördün mü?
Saçlarını kınalayıp gönderdiğin
Dalyan gibi koç yiğitleri
Hani kara topraktı üzerine bastığımız.
Toprak kızıla döndü, kana doymuyor.
Bunca şehit bağrında, yüzü gülmüyor.
Kurbansa bunlar, bayramı görmüyor.
Dağda kan, ovada kan, yolda kan.
Bir iniltiyle zorla kalktı yerinden
Ayakları taşımıyor bu yaşlı gövdeyi
Ağırlığına verdi usulca asanın üstüne
Yürümek istedi mor sümbüllü dağlara
Geçmişti epeyce bir zaman, durdu;
Analar asker yolu beklerken,
Kefenlerini boynuna sardık.
Evladının kokusuna ararken,
Binlerce şehide toprağa saldık.
Bağrımız kor olup yanarken,
Başlar baş olmalı, baş gövdeyi taşımalı.
Baş gövdeyi yük oldu, dermanım yok artık.
Kesin başımı, belki gövdem kurtulacak.
Yoksa elindeki ip ayaklarıma dolanacak.
Türkçülüğü kaldırıp, milliyetçilik yaptınız.
Bir yıldız kaydı gün akşam olmadan,
Yapraklar döküldü vakit dolmadan.
Hakka kavuştun helallik bile almadan.
Yalnız bıraktın bizi Çakır Mustafa’m.
Bilemedim ki, son bakışınmış o akşam.
Bir gün bir öğrencim geldi yanıma.
Dedi ki:
Öğretmenim bir şey sorabilir miyim?
Sor yavrum dedim çocuğa.
Ben okuma yazmayı öğrendim mi?
Evet.
Sanma ki yetmişbir senin eserin,
Başarı, vefasıza vefa verenlerin.
Nerde Arif’in, ümit’in, Güngör’ün.
Hani zeybek, Öksüz, Muhsin’in.
Nerde küstürüp gönderdiklerin?
Duyarsam bir şehit haberi,
Varsa ülkeme hain hançeri,
Aklım dursa, kalbim durmuyor.
Kalbim dursa, elim durmuyor.
Elim dursa kalem durmuyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!