Gidiyorsun oğul, bu gece son gecen.
Yarın alıp götürecekler seni benden.
Her kapının tıkırtısında, zil sesinde,
Arayacağım sofradaki eksik yerine.
Ağlamayacağım desem de babalık işte.
Sessiz çığlıklarım
Boğuyor beni.
Denize düşmüşüm gibi.
Boğazıma takılmış bir ilmek.
Nefes alamıyorum artık.
Tufan olup çıkınca içimden,
Senin hakkında neler yazılmadı neler.
Nice romanlar, menkıbeler, ince nağmeler.
Neler yazsak azdır destan, ağıt olsa bile.
Artık kalem yazmıyor sana ey Çanakkale.
Kahramanlıklarınızdır bu yurdu kurtaran.
Askerlik senin çağın,
Sıran geldi görev senin.
Şehitlikle, gazilik unvanın,
Övün koç yiğidim övün.
Askerlik borcun senin,
Ulu gövdeli çınardan savruldu,
Hayat denen rüzgârla bir yaprak.
Yerden kalkmaz bir daha düşen.
Otur sen de ağlayarak mazine bak.
Dağılan parçalar gelmez bir araya.
Yıllarca hasret, yıllara hasret.
Diktiğim fidanlar koru olmuş,
Meyveleri dalda, bahçe olmuş.
Güzel köyüm bana özlem olmuş.
Kalesi var, surlarla çevrilmiş.
Çok acılar çektin Aydın’ım.
Ninem anlatırdı o günleri,
Ben o günden beri yangınım.
Yunan çizmesi altında ezilmiş,
Benim zavallı Aydın’ım.
Kızlarımızın namusu ipe dizilmiş.
Bir Kerim vardı tam bir Anadolu yiğidi
Uzun boylu, karayağız, birazda deliydi.
Ömrü yoklukla geçmiş, öksüz biriydi.
Vatan sevgisi hepimizden çok ileriydi.
Bir yürekte iki sevgisi vardı Kerim’in.
Makamına mevkisine bakmadan,
Bir kere olsun helal lokma tatmadan,
Yarın Ahireti bile hesaba katmadan,
Utanmadan şerefi bile şeref satanlar.
Yılanlar, çıyanlar, sürüngenler.
Vatan dedik, bayrak dedik, ar dedik.
Uğrunda nice nice şehitler verdik.
Bir nesil zindanlarda Yusufiyeliydik.
Öz yurdumda yurduma hasret gezdik.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!