Yüzünde tebessüm, gözlerinde bahar
Çiçekler rengârenk gönüllerde açar.
Kar, kış, fırtına, tufan olsa da beyhude
Yüreğim daha sıcak, baharı içinde saklar.
Güneş sende uğraşıp durma boşuna,
Ah Yaşar! Sen vuruldun biz yandık.
Bizler sizleri vatana kurban adadık.
Kefene sarıp peygambere yolladık.
Duayla, hatimle Allah’a uğurladık.
Anan ağlamaktan çok perişan olmuş.
Genç adam yorulup uzandı,
Tahta divanın üzerine.
Paçaları çamur, dizleri yırtık,
Elleri nasırlı, umudu kırık.
Yorgun mu yorgun Mıstık.
Tarladan çalışmaktan gelmişti gariban.
Dertlerim dorukta, anılar isyanda.
Yıldızlar sönük, güneş batmakta.
Halil’im darağacını kendi çıkmakta.
Geldi yine yüreğimi acıtan kara eylül.
Çağırdılar hocaya nikâh kıymaya,
Kutlamıştık İstanbul’un Fethi’ni okulda,
Lokmalar döküldü şehitlerin aziz ruhuna.
Yorulmuş uzanmıştım koltuğa,
Dalmışım sanki gaflet uykusuna.
Beyaz kanatlı atıyla geldi Ulubatlı Hasan.
Ayaz gecenin sabahında geldin dünyaya.
Ağlayarak selam verdin, fukara babana.
Cennet kokusuna boğdun garip anana.
Gazi dedenin ismine aldın Mehmet’im.
Seni vatan toprağıyla bulayıp, bezedim.
Anadolu’yu dolaştım, adım adım.
Her karışında tarihten var bir anım.
Yağmurda kırmızı akar benim suyum.
Her pınarından su içtim yudum yudum.
Çık geceleri yüksek tepeye, abdestle, imanla.
Yıllar var ki geçmişti koskoca zaman
Bilmeden kaderine gülümsüyor insan.
Ne melek vardı hayatta ne de şeytan.
Ömür denen şey öylesine akıp giderken
Ellerim hep havada, dua denizlerim.
Haydi, arkadaşlar haydi, şehitlerimize gidelim.
Çiçeklerimizi buket buket edip derelim.
Onların mübarek toprağına el yüz sürelim.
Ah da vefamıza birazcık olsun ödeyelim.
Şehit analarının mübarek ellerini öpelim.
Tohumu eker bin umutla,
Umutlar yeşerir fidan olur.
Karıştır toprağa karıştır.
Belki bu bahar güzel olur.
Masraf katlanır yaza,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!