Yılların elinde koca bir kepçe,
Aldılar bir şeyler her geçişte.
Saçlar beyazlamış, omuz çökmüş.
Enkaz gibi bir şey kalmış geriye işte.
Gönül sarhoş, duygular umutsuz.
Bir bakış, bazen konuşmaktan manidar.
Dilin söylemediğini, gözlerin söylemesidir.
Belki bir hayatın bir cümleyle özetlenmesidir.
En zor sorunun bir bakışla cevaplanmasıdır.
Sevdiğini söyleyemezsen, ahulu göz yeter.
Pınarlardan akıyor billur gibi berrak, şırıl şırıl su
Hep ağıt yakar durur, akarken bin yıllık huyu bu.
Tarihler boyu yaşanan acılar olmuş acı bir şarkı
Her yudumda bir damla kan, yâda ananın gözyaşı.
İçeceksin yudum yudum bu güzel cennet şerbetini.
Fırat’taki kuzunun hesabını,
Kör kuruşu midesini atanı,
Devleti sahtekârlık yapanı,
Sormayınca memleket düzelmez.
Askerimi kurşun sıkanı,
Anadolu’m kış uykusundan uyandı.
Kırlar çeşit çeşit renklere boyandı.
Yağmur yıkarken bir bir günahları,
Kırmızı laleler, mor sümbül uyandı.
Badem gelin olmuş, böceklere nişanlı.
Ağlamak için yağmuru beklerim.
Islansın saçlarımla, yanaklarım.
Bilmesinler ki ben nasıl ağlarım.
Ağlamak için yağmuru beklerim.
Karışınca yağmur suyuyla yaşlarım.
Güneş mi tutuluyor, Ay mı bilmem?
Sen gidince karardı her yer birden.
Karanlık içinde kaldım ne gelir elden.
Süremedin yarama bir parça merhem.
Işık değilim ki, güneş senin gözlerin.
Efem seni büyüklerimden dinledim.
Birazda siyah beyaz filmlerden izledim.
Asıl seni Sabahattin BURHAN’ dan dinledim.
Milli mücadele günlerini,
Kuvva-i milliye ruhuna özledim.
Başında cepken,
Belki bu sana yazdığım son şiirim.
Artık duygularımı yazamıyorum.
Gelince suretin gözümün önüne,
Gözlerimin yaşını tutamıyorum.
Ağlayarak geldiğin bu dünyadan.
Bakarken dünyanın dört bir yanını
Kuzeyde gördüm kanayan bir yaramı.
Vatan diye inlerken Kırım Halkına
Unuttuk biz eski öz vatan toprağını.
Gönül bahçesi mahzundu bu akşam.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!